Nikolay Vasilyeviç Gogol Yanavski 31 Mart 1809 da Ukrayna Sereçintsi kentinde doğdu. Çocukluğunu küçük toprak sahipleri olan annesi ve babasının evinde geçirdi.
Daha ilk öğrenim yıllarında Niyojin okulunda iken içinde iki tutku belirmişti ‘'tiyatro gösterileri ne katılmak ve hikayeler anlatmak ‘' dı.
Özellikle Gogol'u çeken yazar Puşkin di, en çok istediği şey de Puşkin'in çevresine girmek di.Aslında bu iki yazarı birbirinden uçurumlar ayırıyordu ama Gogol'u en iyi anlayan insan da Puşkin oldu .
Gogol'ın ‘'çok neşeli bir şey olacak'' dediği ‘'Ölü Canlar'' bütün insan ruhunu kapsayan korkunç bir trajediydi. Yeniçağın Don Kişot'u gibi bir şeydi… Olaylardan gerçeklerden ve başarılardan her zaman korkan bu adam gerçekleri gördükçe kötümser tutkular içinde kıvranıyordu.
Gogol , ‘'Ölü Canlar'' dan sonra bir ruh dengesizliği içinde yaşadı. Belki de kendinden kaçmak için yabancı memleketlere gitti ama aradığı bilgiyi ve huzuru bulamadı.
En sonunda öyle krizler geçirmeye başladı ki bağırıyor, çağırıyor, yakınlarına ve dostlarına kendisini bu açıdan kurtarmaları için yalvarıyordu.
20 Şubat 1852 tarihinde gece saat 11 e doğru son sözlerini söyledi ‘'bana bir merdiven verin ‘'. Kısa süre sonra hayata gözlerini yumdu.
Nikolay Vasilyeviç Gogol Yanavski 31 Mart 1809 da Ukrayna Sereçintsi kentinde doğdu. Çocukluğunu küçük toprak sahipleri olan annesi ve babasının evinde geçirdi.
Daha ilk öğrenim yıllarında Niyojin okulunda iken içinde iki tutku belirmişti ‘'tiyatro gösterileri ne katılmak ve hikayeler anlatmak ‘' dı.
Özellikle Gogol'u çeken yazar Puşkin di, en çok istediği şey de Puşkin'in çevresine girmek di.Aslında bu iki yazarı birbirinden uçurumlar ayırıyordu ama Gogol'u en iyi anlayan insan da Puşkin oldu .
Gogol'ın ‘'çok neşeli bir şey olacak'' dediği ‘'Ölü Canlar'' bütün insan ruhunu kapsayan korkunç bir trajediydi. Yeniçağın Don Kişot'u gibi bir şeydi… Olaylardan gerçeklerden ve başarılardan her zaman korkan bu adam gerçekleri gördükçe kötümser tutkular içinde kıvranıyordu.
Gogol , ‘'Ölü Canlar'' dan sonra bir ruh dengesizliği içinde yaşadı. Belki de kendinden kaçmak için yabancı memleketlere gitti ama aradığı bilgiyi ve huzuru bulamadı.
En sonunda öyle krizler geçirmeye başladı ki bağırıyor, çağırıyor, yakınlarına ve dostlarına kendisini bu açıdan kurtarmaları için yalvarıyordu.
20 Şubat 1852 tarihinde gece saat 11 e doğru son sözlerini söyledi ‘'bana bir merdiven verin ‘'. Kısa süre sonra hayata gözlerini yumdu.