Dört ay aradan sonra ikinci kitabım “12 Eylül'de Öğrenciydim” ile karşınızdayım. Konusu 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi olan kitap, gerçek olayların roman tarzında kurgulanmış bir sunumudur. Kısaca içerikten alıntılar:
Türkiye'nin zor yıllarıydı, “Kayıp Yıllar” denilebilir belki, ama “Kayıp Gençlik” ifadesini kabul etmiyorum. Kurtuluş için TSK'nin yönetime el koyması algısı yaratıldı. Toplum Mühendisliği tekniği ile algı oluşturulup kamuoyu desteği sağlanarak 12 Eylül 1980 Askeri Müdahalesi yapılmıştır.
Ülkenin dört bir yanından alevler yükseliyordu; aydınlarımız, diplomatlarımız, işçilerimiz, öğrencilerimiz, tanıdıklarımız, tanımadıklarımız, ülkemiz insanlarıydı yükselen alevlerde can verenler. Sağcı, solcu diye tanımlansa da, hepsi de bu ülkenin sevdalısıydı; çok seviyorlardı bu ülkeyi, canlarından bile çok. Her ne kadar “kahrolsun faşizm! Kahrolsun komünizm! “diye bağırıyorlarsa da; hepsinin de ortak söylemi aynıydı: Emperyalizm.
Bizlere öğrencilik yıllarımızda “oturup derslerinize bakın, memleket meseleleriyle ilgilenmek sizin neyinize!” diyen büyüklerimiz; siyasi olgunluk dönemlerinde bizim çocuklarımıza öğüt veriyorlardı: “Her şey dersten ibaret değil, biraz da memleket meseleleriyle ilgilenin!” diye. Biz o olgunluğa öğrencilik yıllarımızda ulaşmıştık; derslerimize de baktık, memleket meseleleriyle de ilgilendik. Çocuklarımıza da “Birbirinizle kavga etmeyin, birbirinizi sevin; ama en çok da bu ülkeyi ve halkını sevin!” dedik.
Hüdaverdi DOĞANLI
Dört ay aradan sonra ikinci kitabım “12 Eylül'de Öğrenciydim” ile karşınızdayım. Konusu 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi olan kitap, gerçek olayların roman tarzında kurgulanmış bir sunumudur. Kısaca içerikten alıntılar:
Türkiye'nin zor yıllarıydı, “Kayıp Yıllar” denilebilir belki, ama “Kayıp Gençlik” ifadesini kabul etmiyorum. Kurtuluş için TSK'nin yönetime el koyması algısı yaratıldı. Toplum Mühendisliği tekniği ile algı oluşturulup kamuoyu desteği sağlanarak 12 Eylül 1980 Askeri Müdahalesi yapılmıştır.
Ülkenin dört bir yanından alevler yükseliyordu; aydınlarımız, diplomatlarımız, işçilerimiz, öğrencilerimiz, tanıdıklarımız, tanımadıklarımız, ülkemiz insanlarıydı yükselen alevlerde can verenler. Sağcı, solcu diye tanımlansa da, hepsi de bu ülkenin sevdalısıydı; çok seviyorlardı bu ülkeyi, canlarından bile çok. Her ne kadar “kahrolsun faşizm! Kahrolsun komünizm! “diye bağırıyorlarsa da; hepsinin de ortak söylemi aynıydı: Emperyalizm.
Bizlere öğrencilik yıllarımızda “oturup derslerinize bakın, memleket meseleleriyle ilgilenmek sizin neyinize!” diyen büyüklerimiz; siyasi olgunluk dönemlerinde bizim çocuklarımıza öğüt veriyorlardı: “Her şey dersten ibaret değil, biraz da memleket meseleleriyle ilgilenin!” diye. Biz o olgunluğa öğrencilik yıllarımızda ulaşmıştık; derslerimize de baktık, memleket meseleleriyle de ilgilendik. Çocuklarımıza da “Birbirinizle kavga etmeyin, birbirinizi sevin; ama en çok da bu ülkeyi ve halkını sevin!” dedik.
Hüdaverdi DOĞANLI