İstanbul'un fethini Batılı, liberal ve Sırp bir tarihçi-diplomatın bakış açısından okumak ister misiniz?
Sırp tarihçi ve 2. Abdülhamit döneminde İstanbul'da Sırbistan büyükelçisi olarak görev yapan Chedomil Mijatovich tarafından kaleme alınan bu kitap İstanbul'un fethiyle ilgili birçok bilinmeyene ışık tutuyor.
Şimdiye kadar bu konuda yayınlanan kitapların aksine, bu eser kuşatanların değil, kuşatılan Bizans'ın ve son İmparator Konstantin'in gözüyle fetih sırasında yaşananları tarafsız bir dille anlatıyor. Türk okurları, bu vesileyle kuşatma altında olan, şehirlerini ve hatta hayatlarını kaybedecek olmanın dehşetini yaşayan halkın durumunu öğrenme şansı elde edecek ve taraflar arasındaki diplomatik müzakerelere, Bizans ve Türk ordularının kuşatma öncesi hazırlıklarına ve entrikalara şahit olacaklar.
Dokuz bölümden oluşan bu kitapta, Türklerin yükselişini İslam dinini kabul ederek milli karakterlerini bu dinin ışığında inşa etmelerine bağlayan yazar, Türklerin askeri örgütlenmesinin detaylarını ve elde ettikleri zaferlerin şans faktörüne bağlı tesadüfler olmadığını vurgulamaktadır. Görgü tanıklarının günlüklerini ve mektuplarını başarıyla derleyen Mijatovich, bizlere kuşatmayı adeta yeniden yaşatmayı başarıyor.
Bizans'ın son imparatoru olan ve kuşatma sırasında savaşarak can veren Konstantin'in ve Osmanlı İmparatorluğu'nun en büyük padişahlarından biri olan Fatih Sultan Mehmet'in kıyasıya mücadelesi, Fatih'in İstanbul'u fetettikten sonra Ayasofya'da kıldığı ilk namazla birlikte Orta Çağ'ı kapatıp Yeni Çağ'ı açtığı bu fethin sıra dışı hikayesi, Batılı bir yazar tarafından hiç bu kadar çarpıcı ve tarafsız bir biçimde anlatılmamıştır.
İstanbul'un nasıl fetedildiğini, kuşatma sırasında şehrin içinde neler yaşandığını öğrenmek isteyen okurların kaçırmaması gereken bir kitap... Keyifli okumalar dileriz.
İstanbul'un fethini Batılı, liberal ve Sırp bir tarihçi-diplomatın bakış açısından okumak ister misiniz?
Sırp tarihçi ve 2. Abdülhamit döneminde İstanbul'da Sırbistan büyükelçisi olarak görev yapan Chedomil Mijatovich tarafından kaleme alınan bu kitap İstanbul'un fethiyle ilgili birçok bilinmeyene ışık tutuyor.
Şimdiye kadar bu konuda yayınlanan kitapların aksine, bu eser kuşatanların değil, kuşatılan Bizans'ın ve son İmparator Konstantin'in gözüyle fetih sırasında yaşananları tarafsız bir dille anlatıyor. Türk okurları, bu vesileyle kuşatma altında olan, şehirlerini ve hatta hayatlarını kaybedecek olmanın dehşetini yaşayan halkın durumunu öğrenme şansı elde edecek ve taraflar arasındaki diplomatik müzakerelere, Bizans ve Türk ordularının kuşatma öncesi hazırlıklarına ve entrikalara şahit olacaklar.
Dokuz bölümden oluşan bu kitapta, Türklerin yükselişini İslam dinini kabul ederek milli karakterlerini bu dinin ışığında inşa etmelerine bağlayan yazar, Türklerin askeri örgütlenmesinin detaylarını ve elde ettikleri zaferlerin şans faktörüne bağlı tesadüfler olmadığını vurgulamaktadır. Görgü tanıklarının günlüklerini ve mektuplarını başarıyla derleyen Mijatovich, bizlere kuşatmayı adeta yeniden yaşatmayı başarıyor.
Bizans'ın son imparatoru olan ve kuşatma sırasında savaşarak can veren Konstantin'in ve Osmanlı İmparatorluğu'nun en büyük padişahlarından biri olan Fatih Sultan Mehmet'in kıyasıya mücadelesi, Fatih'in İstanbul'u fetettikten sonra Ayasofya'da kıldığı ilk namazla birlikte Orta Çağ'ı kapatıp Yeni Çağ'ı açtığı bu fethin sıra dışı hikayesi, Batılı bir yazar tarafından hiç bu kadar çarpıcı ve tarafsız bir biçimde anlatılmamıştır.
İstanbul'un nasıl fetedildiğini, kuşatma sırasında şehrin içinde neler yaşandığını öğrenmek isteyen okurların kaçırmaması gereken bir kitap... Keyifli okumalar dileriz.