15. yüzyıl Türk edebiyatının, hakkında pek bir bilgi bulunmayan şairi olan Fezâyî; aynı yüzyılın önemli edebî simalarından Şeyhî'nin öğrencisidir. Beyitlerinde Şeyhî'den övgüyle bahseden Fezâyî, gazellerinde rindane üslûbu başarıyla temsil etmiştir. Gazelleriyle aynı yazma eser içinde bulunan dört mesnevisi ise dinî-tasavvufî bir görünüm arz eder. Şair, külliyatının ilk mesnevisi olan Hediyyetü'l-Ahbâb'da, çeşitli tasavvufî terimleri açıklar. İkinci mesnevi olan Der-Beyân-ı Makâmât-ı Dervîşân, dervişlik yolundaki makamları anlatır. Üçüncü mesnevi olan Çihil Nâm-ı Manzûm, Allah'ın kırk isminin okült ilimler açısından değerlendirilmesini konu alır. Şer'iyyetü'l-Erbâb ise manzum bir ilmihal suretindedir.
Fezâyî'nin mesnevilerinin günümüz harflerine kazandırılmasını, dil ve muhteva açısından değerlendirilmesini konu alan bu çalışma XV. yüzyıl Türk edebiyatının bir dil yadigârını ortaya çıkarmakta, eski kültür ve edebiyatımıza ilgi duyanlara onu Fezâyî'nin perspektifinden tanıma imkânı sağlamaktadır.
15. yüzyıl Türk edebiyatının, hakkında pek bir bilgi bulunmayan şairi olan Fezâyî; aynı yüzyılın önemli edebî simalarından Şeyhî'nin öğrencisidir. Beyitlerinde Şeyhî'den övgüyle bahseden Fezâyî, gazellerinde rindane üslûbu başarıyla temsil etmiştir. Gazelleriyle aynı yazma eser içinde bulunan dört mesnevisi ise dinî-tasavvufî bir görünüm arz eder. Şair, külliyatının ilk mesnevisi olan Hediyyetü'l-Ahbâb'da, çeşitli tasavvufî terimleri açıklar. İkinci mesnevi olan Der-Beyân-ı Makâmât-ı Dervîşân, dervişlik yolundaki makamları anlatır. Üçüncü mesnevi olan Çihil Nâm-ı Manzûm, Allah'ın kırk isminin okült ilimler açısından değerlendirilmesini konu alır. Şer'iyyetü'l-Erbâb ise manzum bir ilmihal suretindedir.
Fezâyî'nin mesnevilerinin günümüz harflerine kazandırılmasını, dil ve muhteva açısından değerlendirilmesini konu alan bu çalışma XV. yüzyıl Türk edebiyatının bir dil yadigârını ortaya çıkarmakta, eski kültür ve edebiyatımıza ilgi duyanlara onu Fezâyî'nin perspektifinden tanıma imkânı sağlamaktadır.