2. Abdülhamid, görevdeyken de vefatından sonraki dönemlerde de doğru anlaşılmış bir devlet başkanı değildir. Bu durum,sadece onun talihsizliği sayılamaz. Çünkü o, düşmanlarını şahsından dolayı kazanmamıştı. Devletini yıkmak, vatanını parçalamak isteyenler, önlerinde öncelikle devrilmesi gereken engel olarak Sultanıgördüler.
Onun için Abdülhamid'i ötekileştirmeyi ve ardından devirmeyi, suikastlarla öldürmeyi hedef edindiler. Defalarca öldürmek üzere suikast, indirmek üzere de darbe düzenlediler. Öldürme planları gerçekleşmedi. Ama sonunda darbeyle indirildi. Osmanlı Devletide dokuz yılda yıkıldı, vatan paramparça edildi (1909-1918). Onu hedef tahtasına koyanlar, emellerini gerçekleştirmiş oldular.
Bu sonucun oluşmasında herkesin payı vardı. Ermeni çeteleri, Siyonist yıkım ekibine, uluslararası sırlı örgütlere Abdülhamid düşmanlığı ortak paydasında vatansever, devletine bağlı olanlar da katılmışlardı.Yerliler, alet olduklarını,iş işten geçtikten sonra anladılar. Abdülhamid ise, baştan farkındaydı. Ama vatansever kadrolarla birliktelikleri nasip olmadı.
O zaman, yıkım planları yapanların, kukla ustalarının zihin dünyalarının öğrenilmesi, usullerinin deşifre edilmesi için çok okumak, karşı tedbirler geliştirmek gerekiyordu. Bu yüzden Abdülhamid, kendinden önce ve sonra (cumhuriyet devri dahil) hiçbir devlet başkanının geçemeyeceği miktarda çok kitap çevirtti ve okudu, okutup dinledi. Birçok geceleri kitap okunurken uykusu geldiğinde, “Kâfi” diyerek durdurup uyudu. Dinlenme anlarında bile öğrenme, düşünce faaliyeti içinde oldu. Devrine göre sarayına kütüphaneler kurdurdu.
Çeviri çeşnisi, ilgi alanının zenginliğini gösteriyordu. Seyahatnamelerden, coğrafya, tarih, savaş hatıratlarına, darbelere, polisiye romanlara kadar başka dillerde yazılan eserleri çevirtti. Çevirttiklerinin miktarı bin altı yüzün üzerinde idi. Kütüphanesinde, bazıları dünyada yegâne olmak üzere otuz bin kitap vardı. O, okuyan, anlamaya, düşünce geliştirmeye çabalayan devlet adamıydı.
Bu yönünü hasımları değil,sevenleri de çok görmediler.
Eser, okuyan, zihni diri son Osmanlı sultanının kitaplı yönüne dikkat çekmektedir.
2. Abdülhamid, görevdeyken de vefatından sonraki dönemlerde de doğru anlaşılmış bir devlet başkanı değildir. Bu durum,sadece onun talihsizliği sayılamaz. Çünkü o, düşmanlarını şahsından dolayı kazanmamıştı. Devletini yıkmak, vatanını parçalamak isteyenler, önlerinde öncelikle devrilmesi gereken engel olarak Sultanıgördüler.
Onun için Abdülhamid'i ötekileştirmeyi ve ardından devirmeyi, suikastlarla öldürmeyi hedef edindiler. Defalarca öldürmek üzere suikast, indirmek üzere de darbe düzenlediler. Öldürme planları gerçekleşmedi. Ama sonunda darbeyle indirildi. Osmanlı Devletide dokuz yılda yıkıldı, vatan paramparça edildi (1909-1918). Onu hedef tahtasına koyanlar, emellerini gerçekleştirmiş oldular.
Bu sonucun oluşmasında herkesin payı vardı. Ermeni çeteleri, Siyonist yıkım ekibine, uluslararası sırlı örgütlere Abdülhamid düşmanlığı ortak paydasında vatansever, devletine bağlı olanlar da katılmışlardı.Yerliler, alet olduklarını,iş işten geçtikten sonra anladılar. Abdülhamid ise, baştan farkındaydı. Ama vatansever kadrolarla birliktelikleri nasip olmadı.
O zaman, yıkım planları yapanların, kukla ustalarının zihin dünyalarının öğrenilmesi, usullerinin deşifre edilmesi için çok okumak, karşı tedbirler geliştirmek gerekiyordu. Bu yüzden Abdülhamid, kendinden önce ve sonra (cumhuriyet devri dahil) hiçbir devlet başkanının geçemeyeceği miktarda çok kitap çevirtti ve okudu, okutup dinledi. Birçok geceleri kitap okunurken uykusu geldiğinde, “Kâfi” diyerek durdurup uyudu. Dinlenme anlarında bile öğrenme, düşünce faaliyeti içinde oldu. Devrine göre sarayına kütüphaneler kurdurdu.
Çeviri çeşnisi, ilgi alanının zenginliğini gösteriyordu. Seyahatnamelerden, coğrafya, tarih, savaş hatıratlarına, darbelere, polisiye romanlara kadar başka dillerde yazılan eserleri çevirtti. Çevirttiklerinin miktarı bin altı yüzün üzerinde idi. Kütüphanesinde, bazıları dünyada yegâne olmak üzere otuz bin kitap vardı. O, okuyan, anlamaya, düşünce geliştirmeye çabalayan devlet adamıydı.
Bu yönünü hasımları değil,sevenleri de çok görmediler.
Eser, okuyan, zihni diri son Osmanlı sultanının kitaplı yönüne dikkat çekmektedir.