Avukatlık mesleğinde 20. yüzyılın son çeyreğinde başlayan "büyük değişim" yeni yüzyılda da devam ediyor. Bu değişimin birçok boyutu var: İlki teknolojinin, sanayiden hemen sonra, öncelikle banka ve sigorta alanları olmak üzere "hizmet sektörü"ne girmesi ve "işbölümü kuralları"na tabi tutarak "mesleği" ayrıştırmaya başlaması. İktisadi ve teknolojik gelişmelere bağlı olarak bu süreç, "avukatlıkta uzmanlaşma" ve "yargıda ihtisaslaşma" gibi klişe tanımlarla anılıyor. Avukatlıkta "teknisyenleşme", "yoksullaşma gibi bir dolu sorunun temeli de işte tam bu noktada ortaya çıkıyor. Bir diğer boyut ise, "klasik yargı" ve buna "bağlı/bağımlı" olan "klasik avukatlığın" toplumun adalet/uzlaşma ihtiyacına cevap verememesi nedeniyle krize girmesi. Bu da beraberinde, avukatlığın temel var olma nedenlerinden, yani "ihtilafların çözülmesi ve hak arama" süreçlerinden kısmen tasfiyesi ve de yargıya ait görevlerin başka kurum ve mesleklere "ihale edilmesi"ni getiriyor.
Avukatlık mesleğinde 20. yüzyılın son çeyreğinde başlayan "büyük değişim" yeni yüzyılda da devam ediyor. Bu değişimin birçok boyutu var: İlki teknolojinin, sanayiden hemen sonra, öncelikle banka ve sigorta alanları olmak üzere "hizmet sektörü"ne girmesi ve "işbölümü kuralları"na tabi tutarak "mesleği" ayrıştırmaya başlaması. İktisadi ve teknolojik gelişmelere bağlı olarak bu süreç, "avukatlıkta uzmanlaşma" ve "yargıda ihtisaslaşma" gibi klişe tanımlarla anılıyor. Avukatlıkta "teknisyenleşme", "yoksullaşma gibi bir dolu sorunun temeli de işte tam bu noktada ortaya çıkıyor. Bir diğer boyut ise, "klasik yargı" ve buna "bağlı/bağımlı" olan "klasik avukatlığın" toplumun adalet/uzlaşma ihtiyacına cevap verememesi nedeniyle krize girmesi. Bu da beraberinde, avukatlığın temel var olma nedenlerinden, yani "ihtilafların çözülmesi ve hak arama" süreçlerinden kısmen tasfiyesi ve de yargıya ait görevlerin başka kurum ve mesleklere "ihale edilmesi"ni getiriyor.