24 Saat 15 Temmuz'un Kamera Arkası

Stok Kodu:
9786050937732
Boyut:
14.00x23.00
Sayfa Sayısı:
208
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
3
Basım Tarihi:
2016-11
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
%15 indirimli
20,37
17,31
9786050937732
478992
24 Saat
24 Saat 15 Temmuz'un Kamera Arkası
17.31

Cam binanın eksi üçüncü katındaki otoparktayız. Dışarıdan gelen o korkunç sesler eksi üçe ulaşıyor.Sanki jet yanımızdan geçiyor, sanki bomba yanıbaşımıza düşüyor.

Dicle başını iki elinin arasına almış, yere çömelmiş sallanıyor. Korkuyor, korkuyorum. Aniden gözümün önüne Nehir geliyor. Son telefon konuşmamızda çığlık çığlığa bağırıyor, ağlıyordu; “Anne ölme, anne ölmedin değil mi? Korkuyorum, gel yanıma. Anne öldürecekler mi bizi?”“Yok kızım, hiçbir şey olmayacak, sabah yanına geleceğim, sarılacağız” demiştim. Sabah mı? Çıkabilecek miyiz sabaha? Yarın olacak mı gerçekten, yeniden güneş doğacak mı? Gece kâbusa, kâbus geceye dönüşüyor. “Gerçek mi bunlar, bu yaşadıklarımız gerçek mi?”Aklımda bu soru…“Dicle çimdikle beni, hemen. Çok ciddiyim.” Çimdikledi… Ve ben yatağımda uyanmadım… Ve ben normal hayatıma dönmedim… Ve ben Nehir'in yanında değildim. Hâlâ sığınaktaydık. 2016 yılının 15 Temmuz akşamında başlayan kâbus gerçekti. 16 Temmuz sabahının ilk saatlerinde bembeyaz suratlarımız, korku dolugözlerimiz, acıyan kalplerimizle beş kişi sığınakta birbirimize bakıyorduk…

15 Temmuz'un simgesi olmuş bir kare… Haberci-televizyoncu Hande Fırat CNN Türk ekranında… Elinde tuttuğu telefondan o gecenin ve hatta ülkenin kaderini değiştirecek konuşma gerçekleşiyor. FaceTime'dan… Bağlandığı kişi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. Ve bir darbe kalkışması adeta bu bağlantının yarattığı güçle engelleniyor. Sadece Türkiye'de değil tüm dünyada bir sembol haline gelmiş bir kare bu. İşte bu kitap Hande Fırat'ın kaleminden son yüzyılımızın belki de en önemli 24 saatinin hikâyesi…

Cam binanın eksi üçüncü katındaki otoparktayız. Dışarıdan gelen o korkunç sesler eksi üçe ulaşıyor.Sanki jet yanımızdan geçiyor, sanki bomba yanıbaşımıza düşüyor.

Dicle başını iki elinin arasına almış, yere çömelmiş sallanıyor. Korkuyor, korkuyorum. Aniden gözümün önüne Nehir geliyor. Son telefon konuşmamızda çığlık çığlığa bağırıyor, ağlıyordu; “Anne ölme, anne ölmedin değil mi? Korkuyorum, gel yanıma. Anne öldürecekler mi bizi?”“Yok kızım, hiçbir şey olmayacak, sabah yanına geleceğim, sarılacağız” demiştim. Sabah mı? Çıkabilecek miyiz sabaha? Yarın olacak mı gerçekten, yeniden güneş doğacak mı? Gece kâbusa, kâbus geceye dönüşüyor. “Gerçek mi bunlar, bu yaşadıklarımız gerçek mi?”Aklımda bu soru…“Dicle çimdikle beni, hemen. Çok ciddiyim.” Çimdikledi… Ve ben yatağımda uyanmadım… Ve ben normal hayatıma dönmedim… Ve ben Nehir'in yanında değildim. Hâlâ sığınaktaydık. 2016 yılının 15 Temmuz akşamında başlayan kâbus gerçekti. 16 Temmuz sabahının ilk saatlerinde bembeyaz suratlarımız, korku dolugözlerimiz, acıyan kalplerimizle beş kişi sığınakta birbirimize bakıyorduk…

15 Temmuz'un simgesi olmuş bir kare… Haberci-televizyoncu Hande Fırat CNN Türk ekranında… Elinde tuttuğu telefondan o gecenin ve hatta ülkenin kaderini değiştirecek konuşma gerçekleşiyor. FaceTime'dan… Bağlandığı kişi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. Ve bir darbe kalkışması adeta bu bağlantının yarattığı güçle engelleniyor. Sadece Türkiye'de değil tüm dünyada bir sembol haline gelmiş bir kare bu. İşte bu kitap Hande Fırat'ın kaleminden son yüzyılımızın belki de en önemli 24 saatinin hikâyesi…

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat