Liberal düşünce ve iktisadi iz düşümlerinin damgasını vurduğu günümüz sözleşme ilişkilerinde, tarafların edimler arasında dengenin olmasını, her koşulda, bir geçerlilik şartı olarak aramak borçlar hukukuna hakim olan sözleşme özgürlüğü ilkesi çerçevesinde mümkün değildir. Aşırı yararlanma kavramı bu çerçevede değerlendirilmesi gereken, sözleşmenin kurulması sırasında taraflardan birinin sübjektif durumunun, diğer tarafça sömürülmesine engel olmayı hedefleyen bir hukuki kurum olarak karşımıza çıkmaktadır. Sömürüye yol açan zorda kalma, deneyimsizlik ve düşüncesizlik hallerinin sadece ekonomik sebeplerden kaynaklanmaması; sözleşme ilişkisi içerisine girmenin kendisinin kimi hallerde sömürü anlamına gelmesi, bu çalışmanın özellikle irdeleyeceği ve sorgulayacağı düşünsel temelleri oluşturmaktadır.
Liberal düşünce ve iktisadi iz düşümlerinin damgasını vurduğu günümüz sözleşme ilişkilerinde, tarafların edimler arasında dengenin olmasını, her koşulda, bir geçerlilik şartı olarak aramak borçlar hukukuna hakim olan sözleşme özgürlüğü ilkesi çerçevesinde mümkün değildir. Aşırı yararlanma kavramı bu çerçevede değerlendirilmesi gereken, sözleşmenin kurulması sırasında taraflardan birinin sübjektif durumunun, diğer tarafça sömürülmesine engel olmayı hedefleyen bir hukuki kurum olarak karşımıza çıkmaktadır. Sömürüye yol açan zorda kalma, deneyimsizlik ve düşüncesizlik hallerinin sadece ekonomik sebeplerden kaynaklanmaması; sözleşme ilişkisi içerisine girmenin kendisinin kimi hallerde sömürü anlamına gelmesi, bu çalışmanın özellikle irdeleyeceği ve sorgulayacağı düşünsel temelleri oluşturmaktadır.