“…GYV'nın İslam ve Laiklik sempozyumu, İslam ve Laiklik gibi, yan yana gelmeleri düşünülemeyen, uzlaşmaları imkansız iki ayrı yaşam tarzını uzlaştırmak, İslamı laikleştirmek çabasındadır. 1998 yılı, 28 Şubat süreci denilen döneme tekabül etmektedir ve o yıllar, İslamın siyasal bir mühendislikle terbiye edilmek istendiği bir dönemdir. Müslümanlara, gerek cebren ve gerekse hile ile İslam'ın hiçbir siyasi talebinin olmadığı, Kur'anın asla devlet önermediği söylettirilmek isteniyordu. Şu var ki, bunu tanklarla söyletmek mümkün olmamıştı. O halde, bir de bunu ılımlı metotlarla denemeliydi… O güne kadar, söyleyenlerin etrafına bakınarak söyledikleri, “İslam'ın laiklikle çelişmediği” görüşü artık bu sempozyumla alenileşmiş, bir anlamda gizli tebliğ döneminden aleni tebliğ dönemine geçilmiştir! Artık muhafazakar kitleler nazarında İslamla demokrasi, İslamla laiklik arasında herhangi bir sorun kalmamıştır!”
"Abant'ın misyonunu tek cümleyle özetlememiz istenseydi şöyle derdik: Abant, yukarıda zikri geçen ABD'li heyetin "Müslümanlar neden din devleti istiyor?" sorusuna cevap üretmesi gereken bir kurumdur. ABD'li heyetin sorusu çok açıktır, verilecek cevapların da açık olması gerekmektedir. ABD'li heyetin sorusu, bütün bir batı medeniyetinin sorusudur. Bu sorunun zamanı ile bazı entelektüel, ilahiyatçı, akademisyen ve kanaat önderlerinin, İslamın hiçbir siyasal talebinin olmadığı, din devleti önermediği söylemlerinin yoğunlaşma zamanının çakışması bir tesadüf değildir. İslam'ın devlet öneremdiği iddiası, bilhassa 1925'te bu içerikte bir risale yayınlanan Mısır'lı Ali Abdurrazık'la başlamıştır. Fakat 90'lı yıllar, hele de 28 Şubat süreci bu söylemin en fanatik biçimde seslendirildiği bir dönemdir, İslamın devlet talebinin olamdığı söylemini fikri sabit hale getirme ihalesinin en hamarat firmalarından biri, Abant Paltformu'dur."
“…GYV'nın İslam ve Laiklik sempozyumu, İslam ve Laiklik gibi, yan yana gelmeleri düşünülemeyen, uzlaşmaları imkansız iki ayrı yaşam tarzını uzlaştırmak, İslamı laikleştirmek çabasındadır. 1998 yılı, 28 Şubat süreci denilen döneme tekabül etmektedir ve o yıllar, İslamın siyasal bir mühendislikle terbiye edilmek istendiği bir dönemdir. Müslümanlara, gerek cebren ve gerekse hile ile İslam'ın hiçbir siyasi talebinin olmadığı, Kur'anın asla devlet önermediği söylettirilmek isteniyordu. Şu var ki, bunu tanklarla söyletmek mümkün olmamıştı. O halde, bir de bunu ılımlı metotlarla denemeliydi… O güne kadar, söyleyenlerin etrafına bakınarak söyledikleri, “İslam'ın laiklikle çelişmediği” görüşü artık bu sempozyumla alenileşmiş, bir anlamda gizli tebliğ döneminden aleni tebliğ dönemine geçilmiştir! Artık muhafazakar kitleler nazarında İslamla demokrasi, İslamla laiklik arasında herhangi bir sorun kalmamıştır!”
"Abant'ın misyonunu tek cümleyle özetlememiz istenseydi şöyle derdik: Abant, yukarıda zikri geçen ABD'li heyetin "Müslümanlar neden din devleti istiyor?" sorusuna cevap üretmesi gereken bir kurumdur. ABD'li heyetin sorusu çok açıktır, verilecek cevapların da açık olması gerekmektedir. ABD'li heyetin sorusu, bütün bir batı medeniyetinin sorusudur. Bu sorunun zamanı ile bazı entelektüel, ilahiyatçı, akademisyen ve kanaat önderlerinin, İslamın hiçbir siyasal talebinin olmadığı, din devleti önermediği söylemlerinin yoğunlaşma zamanının çakışması bir tesadüf değildir. İslam'ın devlet öneremdiği iddiası, bilhassa 1925'te bu içerikte bir risale yayınlanan Mısır'lı Ali Abdurrazık'la başlamıştır. Fakat 90'lı yıllar, hele de 28 Şubat süreci bu söylemin en fanatik biçimde seslendirildiği bir dönemdir, İslamın devlet talebinin olamdığı söylemini fikri sabit hale getirme ihalesinin en hamarat firmalarından biri, Abant Paltformu'dur."