Abbasi devleti, beş asırlık hakimiyetiyle islam medeniyetinin en parlak devrinin yaşandığı bir dönemi temsil etmesinin yanı sıra, hilafet tarihi açısından ağır zaafiyetlerin yaşandığı uygulamalara sahne olmuştur. abbasiler'in siyasi otoritesinin sarsılması ve 334/945 yılında ahmed b. Büveyh'in Bağdat'a girmesiyle birlikte abbasi halifeleri bir asrı aşkın bir süre Şii Büveyhi vesayetine maruz kalmıştır. Nitekim Bağdat'ta daha önce benzeri görülmemiş, Şii siyasi otorite ile Sünni hilafet makamını ortak idare paydasında buluşturan bir yapı ortaya çıkmıştır. Bu durum, siyasi ve sosyo-kültürel hayatta Sünni-Şii mücadelesini kaçınılmaz kılmıştır. Büveyhi vesayetinde hilafet makamına geçen beş halifeden sonuncusu olan Kaim-Biemrillah, Büveyhiler'in güç kaybetmesini değerlendirerek abbasi hilafet makamına saygınlığını tekrar kazandırma yönünde bir politika izlemiştir.
Kırk dört yıl süren Kaim-Biemrillah'ın hilafet süreci, Bağdat'ta Şii Büveyhiler'den Sünni Selçuklu vesayetine geçiş sürecine tanıklık etmesiyle ayrı bir önem taşımaktadır. abbasi hilafeti üzerindeki siyasi vesayette gerçekleşen bu değişim, siyasi, dini, ilmi ve içtimai alanda kendini önemli ölçüde hissettiren dönüşüm ve yapılanmayı beraberinde getirmiştir. Dönemin en belirgin özelliği olan Şiiler'e karşı mücadele hususunda ise hem iç hem de dış politikada ciddi tedbirler alınmıştır. Büveyhi, Selçuklu, Fatımi ve Bizans devletleriyle ilişkilerinde denge siyaseti izleyen Kaim-Biemrillah'ın halifeliği, abbasi hilafet makamı adına bir toparlanma süreci olarak değerlendirilebilir.
Abbasi devleti, beş asırlık hakimiyetiyle islam medeniyetinin en parlak devrinin yaşandığı bir dönemi temsil etmesinin yanı sıra, hilafet tarihi açısından ağır zaafiyetlerin yaşandığı uygulamalara sahne olmuştur. abbasiler'in siyasi otoritesinin sarsılması ve 334/945 yılında ahmed b. Büveyh'in Bağdat'a girmesiyle birlikte abbasi halifeleri bir asrı aşkın bir süre Şii Büveyhi vesayetine maruz kalmıştır. Nitekim Bağdat'ta daha önce benzeri görülmemiş, Şii siyasi otorite ile Sünni hilafet makamını ortak idare paydasında buluşturan bir yapı ortaya çıkmıştır. Bu durum, siyasi ve sosyo-kültürel hayatta Sünni-Şii mücadelesini kaçınılmaz kılmıştır. Büveyhi vesayetinde hilafet makamına geçen beş halifeden sonuncusu olan Kaim-Biemrillah, Büveyhiler'in güç kaybetmesini değerlendirerek abbasi hilafet makamına saygınlığını tekrar kazandırma yönünde bir politika izlemiştir.
Kırk dört yıl süren Kaim-Biemrillah'ın hilafet süreci, Bağdat'ta Şii Büveyhiler'den Sünni Selçuklu vesayetine geçiş sürecine tanıklık etmesiyle ayrı bir önem taşımaktadır. abbasi hilafeti üzerindeki siyasi vesayette gerçekleşen bu değişim, siyasi, dini, ilmi ve içtimai alanda kendini önemli ölçüde hissettiren dönüşüm ve yapılanmayı beraberinde getirmiştir. Dönemin en belirgin özelliği olan Şiiler'e karşı mücadele hususunda ise hem iç hem de dış politikada ciddi tedbirler alınmıştır. Büveyhi, Selçuklu, Fatımi ve Bizans devletleriyle ilişkilerinde denge siyaseti izleyen Kaim-Biemrillah'ın halifeliği, abbasi hilafet makamı adına bir toparlanma süreci olarak değerlendirilebilir.