Yüzyıllarca İslam'ın Güneydoğu Asya'da yayılmasına öncülük ederek "Mekke Kapısı" unvanıyla anılan Açe, tarihin ilk dönemlerinden itibaren yerleşimin yoğun olduğu bir coğrafyadır. Asya kıtasında Güneydoğu Asya adalarına yönelik gerçekleşen göç dalgaları nedeniyle Açe, farklı medeniyetlere ve kültürlere ev sahipliği yapmıştır. Açe İslam Sultanlığı döneminde Osmanlı ile askeri ve ticari ilişkiler geliştirmiş, 19. yüzyılda Güneydoğu Asya'da gösteren sömürgeci Batılı güçlere karşı verdiği mücadeleyle ön plana çıkmıştır.
II. Dünya Savaşı'nın ardından Endonezya Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla Açe, Endonezya'nın bir eyaleti olarak kabul edilmiş, ancak Açe halkı bağımsızlık mücadelesi konusundaki kararlılığından vazgeçmemiştir. Bunun sonucu olarak Endonezya Hükümeti'nin bağımsızlığını ilan etmesinden bu yana geçen süreç, Endonezya Cumhuriyeti Merkezi Hükümeti ile Açeliler arasında yaşanan mücadeleye geçmiştir.
Ancak, Aralık 2004'te binlerce Açelinin hayatını kaybetmesine neden olan dokuz şiddetindeki deprem ve ardından oluşan tsunami, uluslararası camianın düşündüğü gibi bir felaket değil, Açe halkı için bir kurtuluş olmuştur. Nitekim, tsunami sonrası imar ve rehabilitasyon faaliyetlerine yoğunlaşılması ve Endonezya Hükümeti ile GAM arasında 15 Ağustos 2005'te Finlandiya'da imzalanan barış anlaşması yıllardır sürmekte olan kaosu askıya almıştır. Bu barış anlaşması sonucunda merkezi kayıpları ne şekilde tazmin edecği merak konusudur. Ancak, bu gelişmeler çerçevesinde, uluslararası İslami kuruluşların söz konusu anlaşma sürecinde yer almamaları da bir handikap olarak dikkat çekmektedir. İslam dünyasının hiç değilse Açe halkının maddi manevi kayıplarının telafi edilmesinde çaba sarf etmesi temenni edilmektedir.
Yüzyıllarca İslam'ın Güneydoğu Asya'da yayılmasına öncülük ederek "Mekke Kapısı" unvanıyla anılan Açe, tarihin ilk dönemlerinden itibaren yerleşimin yoğun olduğu bir coğrafyadır. Asya kıtasında Güneydoğu Asya adalarına yönelik gerçekleşen göç dalgaları nedeniyle Açe, farklı medeniyetlere ve kültürlere ev sahipliği yapmıştır. Açe İslam Sultanlığı döneminde Osmanlı ile askeri ve ticari ilişkiler geliştirmiş, 19. yüzyılda Güneydoğu Asya'da gösteren sömürgeci Batılı güçlere karşı verdiği mücadeleyle ön plana çıkmıştır.
II. Dünya Savaşı'nın ardından Endonezya Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla Açe, Endonezya'nın bir eyaleti olarak kabul edilmiş, ancak Açe halkı bağımsızlık mücadelesi konusundaki kararlılığından vazgeçmemiştir. Bunun sonucu olarak Endonezya Hükümeti'nin bağımsızlığını ilan etmesinden bu yana geçen süreç, Endonezya Cumhuriyeti Merkezi Hükümeti ile Açeliler arasında yaşanan mücadeleye geçmiştir.
Ancak, Aralık 2004'te binlerce Açelinin hayatını kaybetmesine neden olan dokuz şiddetindeki deprem ve ardından oluşan tsunami, uluslararası camianın düşündüğü gibi bir felaket değil, Açe halkı için bir kurtuluş olmuştur. Nitekim, tsunami sonrası imar ve rehabilitasyon faaliyetlerine yoğunlaşılması ve Endonezya Hükümeti ile GAM arasında 15 Ağustos 2005'te Finlandiya'da imzalanan barış anlaşması yıllardır sürmekte olan kaosu askıya almıştır. Bu barış anlaşması sonucunda merkezi kayıpları ne şekilde tazmin edecği merak konusudur. Ancak, bu gelişmeler çerçevesinde, uluslararası İslami kuruluşların söz konusu anlaşma sürecinde yer almamaları da bir handikap olarak dikkat çekmektedir. İslam dünyasının hiç değilse Açe halkının maddi manevi kayıplarının telafi edilmesinde çaba sarf etmesi temenni edilmektedir.