Âdâb-ı muâşeret, "toplum içinde yaşayan insanın uymak zorunluluğu hissettiği güzel ahlâk, nezaket ve görgünün icaplarını, kendini kusur ve ayıplardan koruyacak, erdemli bir birey olmasını sağlayacak kuralları içeren bir davranış disiplini" demektir. Âdâb-ı muâşeret aynı zamanda, toplumsal hayatta fertler arasındaki ilişkileri kolaylaştıran, münasebetlerde insanî ölçüleri sergilemeyi sağlayan, eğitim yoluyla kazanılan bir tür estetiktir. Toplumun kültür ve hayat tarzından kaynaklanan âdâb-ı muâşeretin her ne kadar evrensel yönleri olsa da, genelde topluma özgü olduğu kabul edilir. Dolayısıyla âdâb-ı muâşereti, insanları birbirine sevgi, saygı ve insanî bağlarla bağlayacak özellikleri olan davranış biçimlerini konu edinen, iyiye, güzele ve estetiğe davet eden bir hayat disiplini olması itibariyle sosyal hayatın en önemli ve kaynaştırıcı öğelerinden biri olarak değerlendirebiliriz.
Âdâb-ı muâşeret, "toplum içinde yaşayan insanın uymak zorunluluğu hissettiği güzel ahlâk, nezaket ve görgünün icaplarını, kendini kusur ve ayıplardan koruyacak, erdemli bir birey olmasını sağlayacak kuralları içeren bir davranış disiplini" demektir. Âdâb-ı muâşeret aynı zamanda, toplumsal hayatta fertler arasındaki ilişkileri kolaylaştıran, münasebetlerde insanî ölçüleri sergilemeyi sağlayan, eğitim yoluyla kazanılan bir tür estetiktir. Toplumun kültür ve hayat tarzından kaynaklanan âdâb-ı muâşeretin her ne kadar evrensel yönleri olsa da, genelde topluma özgü olduğu kabul edilir. Dolayısıyla âdâb-ı muâşereti, insanları birbirine sevgi, saygı ve insanî bağlarla bağlayacak özellikleri olan davranış biçimlerini konu edinen, iyiye, güzele ve estetiğe davet eden bir hayat disiplini olması itibariyle sosyal hayatın en önemli ve kaynaştırıcı öğelerinden biri olarak değerlendirebiliriz.