Kur'an'da geçen "fakiri doyurmak" , "hayrat yapmakta yarışmak", mallarını "Allah yolunda harcamak", "ödünç vermek" , "akrabaya, yetimlere, yoksullara i'ta etmek" ayetleri ile Hz. Peygamber'in "kişi öldüğünde amel defteri kapanır, yanlız sadaka-i cariyesi, ilmi bir eseri ve kendisine dua eden hayırlı bir evladı olan istisna" Hadis-i Şerif'i Osmanlı coğrafyasının vakıf eserlerle donatılmasını sağlamıştır. Şeyh Edebali'nin Osman Gazi'ye söylediği rivayet edilen "insanı yaşat ki devlet yaşasın" nasihatini bu medeniyet dairesinden bakmak icab eder. İnsan "eşref-i mahlukat"tır. İnsana hizmet hakka hizmettir. Hak teala insanı kendine halife kılmıştır. Osmanlı Devletinde vakıflar "insanı yaşatma" düşüncesiyle inkişaf etmiştir. Vakıflar Osmanlı Devletinde ibadet, eğitim, sağlık, sosyal yardım, bayındırlık ve beledi hizmetler başta olmak üzere daha pek çok alanda faaliyet göstermişlerdir. Vakıfların Kurumsal yapısı Osmanlı imar ve iskan modelinin temelini oluşturmuştur. Osmanlı kırsalında inşa edilen cami, mescid ve zaviyeler ile yol boylarına kondurulan küçüklü büyüklü köprü, çeşme, namazgah, kervansaray ve hanlar mekanlarını şenlendiren vakıflardır. Osmanlı imar ve iskanında vakıflar, şehirlerin fiziki dokusu üzerinde kırdakinden daha kalıcı izler bırakmıştır. Şehirlerde Osman toplumunun etnik yapısına oldukça iyi uyum sağlayan iki ayrı iskan modeli vardır. İlki prensipte aynı etnik kökten ve dinden gelen insanların birlikte yaşadığı konut ünitesi yani mahalle ikincisi cemiyete eğitim din, sağlık ve benzeri alanlarda hizmet üreten imaret sitesi yani külliyeler manzumesidir. "Vakıf-imaret sitesi" de denilen bu model, Osmanlı şehrinin estetik kimliğini oluşturmuştur.
Kur'an'da geçen "fakiri doyurmak" , "hayrat yapmakta yarışmak", mallarını "Allah yolunda harcamak", "ödünç vermek" , "akrabaya, yetimlere, yoksullara i'ta etmek" ayetleri ile Hz. Peygamber'in "kişi öldüğünde amel defteri kapanır, yanlız sadaka-i cariyesi, ilmi bir eseri ve kendisine dua eden hayırlı bir evladı olan istisna" Hadis-i Şerif'i Osmanlı coğrafyasının vakıf eserlerle donatılmasını sağlamıştır. Şeyh Edebali'nin Osman Gazi'ye söylediği rivayet edilen "insanı yaşat ki devlet yaşasın" nasihatini bu medeniyet dairesinden bakmak icab eder. İnsan "eşref-i mahlukat"tır. İnsana hizmet hakka hizmettir. Hak teala insanı kendine halife kılmıştır. Osmanlı Devletinde vakıflar "insanı yaşatma" düşüncesiyle inkişaf etmiştir. Vakıflar Osmanlı Devletinde ibadet, eğitim, sağlık, sosyal yardım, bayındırlık ve beledi hizmetler başta olmak üzere daha pek çok alanda faaliyet göstermişlerdir. Vakıfların Kurumsal yapısı Osmanlı imar ve iskan modelinin temelini oluşturmuştur. Osmanlı kırsalında inşa edilen cami, mescid ve zaviyeler ile yol boylarına kondurulan küçüklü büyüklü köprü, çeşme, namazgah, kervansaray ve hanlar mekanlarını şenlendiren vakıflardır. Osmanlı imar ve iskanında vakıflar, şehirlerin fiziki dokusu üzerinde kırdakinden daha kalıcı izler bırakmıştır. Şehirlerde Osman toplumunun etnik yapısına oldukça iyi uyum sağlayan iki ayrı iskan modeli vardır. İlki prensipte aynı etnik kökten ve dinden gelen insanların birlikte yaşadığı konut ünitesi yani mahalle ikincisi cemiyete eğitim din, sağlık ve benzeri alanlarda hizmet üreten imaret sitesi yani külliyeler manzumesidir. "Vakıf-imaret sitesi" de denilen bu model, Osmanlı şehrinin estetik kimliğini oluşturmuştur.