“Kan, kavga, şiddet ve vahşet karşısında iştahımız kabarıyor. Önemli olan ateşin hangi ocağa düştüğü, dökülen kanın kime ait olduğu değildir... Ölenler insan, dökülen kandır; kanın rengi de kırmızıdır! Turnusol kâğıdına gerek yok. İnsan olmak, dökülen insan kanı karşısında iştahlanmamayı gerektirir. Tenha zamanlarda, farklı ruh hallerine sahipken beynimden sızan düşünceler, dilimin ucuna gelen sözler, kendi meşrebime uygun olarak, kalemimin kıvraklığı ölçüsünde kâğıda dökülmüştür...”
“Kan, kavga, şiddet ve vahşet karşısında iştahımız kabarıyor. Önemli olan ateşin hangi ocağa düştüğü, dökülen kanın kime ait olduğu değildir... Ölenler insan, dökülen kandır; kanın rengi de kırmızıdır! Turnusol kâğıdına gerek yok. İnsan olmak, dökülen insan kanı karşısında iştahlanmamayı gerektirir. Tenha zamanlarda, farklı ruh hallerine sahipken beynimden sızan düşünceler, dilimin ucuna gelen sözler, kendi meşrebime uygun olarak, kalemimin kıvraklığı ölçüsünde kâğıda dökülmüştür...”