"Bu kutsal dağın dört bin metresinde, on iki bin yıldır yaşayan bir kelebek türü var. Evet, yanlış duymadınız. On iki bin yıl önce, Son Buzul Çağı'nda, Kuzey Kutbu'ndan gelen ve Ağrı Dağı'nda sıkışıp kalan Kuzeyli Nazuğum kelebeği.
Tarih öncesi bir canlı. İnsanoğlunun hakkında hiçbir şey bilmediği kalın kenar çizgileri ve beyaz benekleriyle özgürlüğe kavuşacağı günü bekleyen bir kelebek türü ve ovada, insan ilişkilerinin ikiyüzlülüğüne dayanamayarak zirvelere tırmanan bir kadın dağcı.
Bu kitap; bir ruhun farklı bedenlere dönüşmesini, bir insanın, dev bir kelebeğe dönüşerek insanlara karşı verdiği mücadeleyi anlatır. Yani doğaya ait canlıların doğadan koparak makineleşen insanlara karşı verdiği mücadeleyi anlatan bir destandır.
Kraliçe İduna Destanı, tarih öncesinden günümüze kadar gelen, hayal ve gerçek arasında sıkışıp kalan, bir ölüm kalım savaşıdır."
"Bu kutsal dağın dört bin metresinde, on iki bin yıldır yaşayan bir kelebek türü var. Evet, yanlış duymadınız. On iki bin yıl önce, Son Buzul Çağı'nda, Kuzey Kutbu'ndan gelen ve Ağrı Dağı'nda sıkışıp kalan Kuzeyli Nazuğum kelebeği.
Tarih öncesi bir canlı. İnsanoğlunun hakkında hiçbir şey bilmediği kalın kenar çizgileri ve beyaz benekleriyle özgürlüğe kavuşacağı günü bekleyen bir kelebek türü ve ovada, insan ilişkilerinin ikiyüzlülüğüne dayanamayarak zirvelere tırmanan bir kadın dağcı.
Bu kitap; bir ruhun farklı bedenlere dönüşmesini, bir insanın, dev bir kelebeğe dönüşerek insanlara karşı verdiği mücadeleyi anlatır. Yani doğaya ait canlıların doğadan koparak makineleşen insanlara karşı verdiği mücadeleyi anlatan bir destandır.
Kraliçe İduna Destanı, tarih öncesinden günümüze kadar gelen, hayal ve gerçek arasında sıkışıp kalan, bir ölüm kalım savaşıdır."