Bugün insanların kafalarında taşıdıkları endişelerine bakın; tamamının veya tamamına yakınının dünyevi endişeler olduğunu göreceksiniz. Kalabalık bir şehrin en yoğun noktasında durun ve oradan geçen binlerce insandan her birine şu soruyu yöneltin: "Şu anda neyi düşünüyordun! " Hiçbir insanın "Bir gün öleceğimi ve yaşadığım hayatın hesabını vereceğimi düşünüyordum" diyeceğini kolay kolay duyamayacaksınız. İnsan, başına yüzde yüz gelecek ölüm olayını ve hesaba çekilmeyi düşünmeden nasıl yaşar! Fakat maalesef yaşanıyor.
İşte yaşadığımız bu acı gerçeklerden hareketle bir nebze olsun insanlara ahreti hatırlatmak, onlara zaman zaman ahiret hayatını düşündürmek için günlük hayatımızda yaşadığımız bir takım olayları yorumlayıp anlamlandırarak, duygularımızı Allah'a ve ahiret gününe çevirmek istedik. Ahiretten ayırdığımız dünyayı tekrar ahiretle birleştirmeye çalıştık. Sadece "Ölüme kadar olan süre" olarak algıladığımız istikbal (gelecek) kavramını, ölümden sonrasını da içine alacak şekilde anlamaya ve anlatmaya çalıştık. İstedik ki, bir ayağımız ahrette, bir ayağımız dünyada; bir gözümüz ahrette bir gözümüz dünyada ve bir kulağımız İsrafil'in Sur'unda bir kulağımız dünyada olarak yaşayalım...
Tabii biz bütün bunları amaçlarken, bu hedefe ne kadar yaklaşabildik. Bu duyguları ne kadar verebildik. Veya bu satırları okuyanlar o güzel duyguları ne kadar duyabilecekler. Bunu okuyucunun takdirine bırakıyoruz.
Kulluğa ait bütün problemlerimizin, neticede gelip "ahirete iman" noktasında düğümlendiğini gördük ve bu düğümü birazcık olsun gevşetmeye ve açmaya çalıştık. Hatalarımız bize, doğrularımız rabbimize aittir.
Bugün insanların kafalarında taşıdıkları endişelerine bakın; tamamının veya tamamına yakınının dünyevi endişeler olduğunu göreceksiniz. Kalabalık bir şehrin en yoğun noktasında durun ve oradan geçen binlerce insandan her birine şu soruyu yöneltin: "Şu anda neyi düşünüyordun! " Hiçbir insanın "Bir gün öleceğimi ve yaşadığım hayatın hesabını vereceğimi düşünüyordum" diyeceğini kolay kolay duyamayacaksınız. İnsan, başına yüzde yüz gelecek ölüm olayını ve hesaba çekilmeyi düşünmeden nasıl yaşar! Fakat maalesef yaşanıyor.
İşte yaşadığımız bu acı gerçeklerden hareketle bir nebze olsun insanlara ahreti hatırlatmak, onlara zaman zaman ahiret hayatını düşündürmek için günlük hayatımızda yaşadığımız bir takım olayları yorumlayıp anlamlandırarak, duygularımızı Allah'a ve ahiret gününe çevirmek istedik. Ahiretten ayırdığımız dünyayı tekrar ahiretle birleştirmeye çalıştık. Sadece "Ölüme kadar olan süre" olarak algıladığımız istikbal (gelecek) kavramını, ölümden sonrasını da içine alacak şekilde anlamaya ve anlatmaya çalıştık. İstedik ki, bir ayağımız ahrette, bir ayağımız dünyada; bir gözümüz ahrette bir gözümüz dünyada ve bir kulağımız İsrafil'in Sur'unda bir kulağımız dünyada olarak yaşayalım...
Tabii biz bütün bunları amaçlarken, bu hedefe ne kadar yaklaşabildik. Bu duyguları ne kadar verebildik. Veya bu satırları okuyanlar o güzel duyguları ne kadar duyabilecekler. Bunu okuyucunun takdirine bırakıyoruz.
Kulluğa ait bütün problemlerimizin, neticede gelip "ahirete iman" noktasında düğümlendiğini gördük ve bu düğümü birazcık olsun gevşetmeye ve açmaya çalıştık. Hatalarımız bize, doğrularımız rabbimize aittir.