Bir eylem, ahlaki bir değer taşıdığı için mi Tanrı tarafından emredilmiştir, yoksa Tanrı tarafından emredildiği için mi ahlaki bir değer taşır? Antik dönemde Sokrates ve Euthyphron arasındaki diyaloğun en kritik parçası olan bu dilemma, ahlaki olanla ilahi olan arasındaki ilişkiye dair kadim bir tartışmayı ifade etmektedir. Dilemmanın birinci bölümü doğal yasa ile ilişkilendirilirken, ikinci bölümde başat rol ilahi emirlere verilmektedir. Ortaçağda İbrahimi dinlerin etkisi altında bir dönüşüm yaşayan bu dilemma, modern dönemdeki ahlak felsefesi tartışmalarının da önemli bir parçası olmayı başarmıştır. Eser, bu tartışmalar bağlamında ahlakın Tanrıyla ilişkisini ve insan doğasında nasıl yerleşik hale gelebildiği sorularını kendine konu edinmektedir.
Bir eylem, ahlaki bir değer taşıdığı için mi Tanrı tarafından emredilmiştir, yoksa Tanrı tarafından emredildiği için mi ahlaki bir değer taşır? Antik dönemde Sokrates ve Euthyphron arasındaki diyaloğun en kritik parçası olan bu dilemma, ahlaki olanla ilahi olan arasındaki ilişkiye dair kadim bir tartışmayı ifade etmektedir. Dilemmanın birinci bölümü doğal yasa ile ilişkilendirilirken, ikinci bölümde başat rol ilahi emirlere verilmektedir. Ortaçağda İbrahimi dinlerin etkisi altında bir dönüşüm yaşayan bu dilemma, modern dönemdeki ahlak felsefesi tartışmalarının da önemli bir parçası olmayı başarmıştır. Eser, bu tartışmalar bağlamında ahlakın Tanrıyla ilişkisini ve insan doğasında nasıl yerleşik hale gelebildiği sorularını kendine konu edinmektedir.