15. asır tarihçilerinden ve ilk Osmanlı tarihlerinden "Behcetü't Tevârih" in yazarı Ahmed Oğlu Şükrullah, aynı zamanda Türkçe olarak kaleme alınmış ilk musiki risâlesinin de müellifidir. Karamanoğulları Hanedanı'nın şehzadelerinden İsa Bey'e ithaf edilmiş ve daha sonra Osmanlı Hükümdarı İkinci Murad'a sunulmuş olan Risâle, bilim âleminde çalgılardan bahseden fasıllarının 1915 senesinde Rauf Yekta Bey tarafından Millî Tetebbu'lar Mecmuası'nda yayınlanması üzerine tanınmış, ancak muhteviyatı konusunda o zamandan bu yana etraflı bir bilgi edinilememişti. Şükrullah Risâlesi'nin temelini, İslam Musikisi ses sistemine bilimsel kimliğini veren 13. asır nazariyatçısı Safiyüddin-i Urmevî'nin ünlü eseri Kitâbü'l Edvâr ile 14. asırda yazıldığı sanılan ama müellifi tartışılan yine çok mühim bir başka risâle, Kenzü't-Tuhaf teşkil etmektedir. Risâle musiki konusunda verdiği bilgilerin yanısıra aynı zamanda Türkçe'nin o dönemdeki gücünü, ilim lisanı olarak kullanılabilecek seviyede bulunduğunu, hatta musiki teorisi ve akustik bahisler gibi teknik ve karmaşık konuları da ifadeye yettiğini göstermektedir. Murat Bardakçı, bu kitabında Ahmed Oğlu Şükrullah'ın bugüne kadar eksik veya yanlış bilinen hayat hikâyesini ayrıntıları ile ortaya koyuyor, Risâle'yi şerhederken faksimile ve transkripsiyonlu tam metnini de veriyor.
15. asır tarihçilerinden ve ilk Osmanlı tarihlerinden "Behcetü't Tevârih" in yazarı Ahmed Oğlu Şükrullah, aynı zamanda Türkçe olarak kaleme alınmış ilk musiki risâlesinin de müellifidir. Karamanoğulları Hanedanı'nın şehzadelerinden İsa Bey'e ithaf edilmiş ve daha sonra Osmanlı Hükümdarı İkinci Murad'a sunulmuş olan Risâle, bilim âleminde çalgılardan bahseden fasıllarının 1915 senesinde Rauf Yekta Bey tarafından Millî Tetebbu'lar Mecmuası'nda yayınlanması üzerine tanınmış, ancak muhteviyatı konusunda o zamandan bu yana etraflı bir bilgi edinilememişti. Şükrullah Risâlesi'nin temelini, İslam Musikisi ses sistemine bilimsel kimliğini veren 13. asır nazariyatçısı Safiyüddin-i Urmevî'nin ünlü eseri Kitâbü'l Edvâr ile 14. asırda yazıldığı sanılan ama müellifi tartışılan yine çok mühim bir başka risâle, Kenzü't-Tuhaf teşkil etmektedir. Risâle musiki konusunda verdiği bilgilerin yanısıra aynı zamanda Türkçe'nin o dönemdeki gücünü, ilim lisanı olarak kullanılabilecek seviyede bulunduğunu, hatta musiki teorisi ve akustik bahisler gibi teknik ve karmaşık konuları da ifadeye yettiğini göstermektedir. Murat Bardakçı, bu kitabında Ahmed Oğlu Şükrullah'ın bugüne kadar eksik veya yanlış bilinen hayat hikâyesini ayrıntıları ile ortaya koyuyor, Risâle'yi şerhederken faksimile ve transkripsiyonlu tam metnini de veriyor.