Ahmet Şimşek Kitaplığı (3 Kitap) Gerçekte(n) Öyle mi Olmuş? - Türk Tarihçiliğinde Tezler/Teoriler - Dünyada Tarihçiliğin Gündemi

Stok Kodu:
2789788621093
Boyut:
13.50x21.00
Sayfa Sayısı:
720
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2020-12
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
153,00
2789788621093
717253
Ahmet Şimşek Kitaplığı (3 Kitap)
Ahmet Şimşek Kitaplığı (3 Kitap) Gerçekte(n) Öyle mi Olmuş? - Türk Tarihçiliğinde Tezler/Teoriler - Dünyada Tarihçiliğin Gündemi
153.00

Ahmet Şimşek Kitaplığı – Yeni İnsan Yayınevi
Son on yıldır tarihyazımı ve metodolojisi alanında ağırlıklı olmak üzere tarih eğitiminde yayın üretmeye devam eden Prof. Dr. Ahmet Şimşek'in yazarlığını ve editörlüğünü yaptığı eserlerin bir derlemesi olan “Ahmet Şimşek Kitaplığı”nda üç eser bulunuyor.
Tarihin ve tarih eğitiminin varlık-amaç işlevlerinin belirlenmesinin temelinde yatan nedenleri, geçmiş-gelecek diyalektiği çerçevesinde sorgulayan “Gerçekte(n) Öyle mi Olmuş?” Türk Tarih Tezi'nden, Marksist bir tarih yaklaşımı olan Asya Tipi Üretim Tarzı'na kadar pek çok tez ve teoriyi ilk defa derinlemesine tartışmaya açan “Türk Tarihçiliğinde Tezler/Teoriler” ve on ayrı ülkedeki tarihçiliğin son yirmi yılını inceleyen “Dünyada Tarihçiliğin Gündemi”.
Gerçekte(n) Öyle mi Olmuş?
“Gerçekten Öyle mi Olmuş?” kitabında, tarih disiplininin nasıl bir süreçten geçtiğine kısaca değinilerek küresel gelişmeler ışığında hangi yönlere evirildiği konu edildi. Çalışma, bir anlamda tarihin ve tarih eğitiminin varlık-amaç işlevlerinin belirlenmesinin temelinde yatan nedenleri, geçmiş-gelecek diyalektiği çerçevesinde sorgulamaya dayandı. Bu bağlamda geçmişin çağrışımının siyasetle ilişkisi, günümüz bilgi teknolojilerindeki değişim, dördüncü sanayi devrimiyle dönüşecek toplumsal yapının dinamikleri ve en nihayetinde toplumun geçmiş ve gelecek algısı ile bu algının post-truth (gerçek ötesi) dönemdeki yansımaları örneklerle ele alındı.
Post-truth olarak adlandırılan bu yeni dönemde, tarihçilik açısından problematik görünen üç ana konu incelendi. Bunlardan ilki, tarihin ve tarihçiliğin geleceğine ilişkin riskler ve tehditler. Diğeri, ilkiyle bağlantılı olarak tarihin öteden beri siyasiler tarafından bir meşruiyet aracı olarak kullanılıyor olmasının günümüzdeki durumu ve suistimaller. Son olarak da yeni medyada üretilen tarihsel bilginin gerçekliğinin denetlenememesiyle ortaya çıkan ve toplumsal kutuplaşmalara yol açan bilgi kirliliği. Böylelikle, post-truth çağında gerçeğin peşinden koşan tarihçilerin ve tarih severlerin, yeni medya ve onun uzantılarıyla nasıl yüz yüze kalacağı konusunda bir resim sunulmaya çalışıldı.
Amacımız, bu üç soruna çözümler getirerek konu sonlandırmak olmayıp konunun özellikle akademisyenler tarafından tartışılmasını sağlayacak bir gündemin oluşturulmasıdır.
Türk Tarihçiliğinde Tezler/Teoriler
Modernleşme olgusu, 19. Yüzyıldan itibaren, diğer bilim alanlarını olduğu gibi tarihçiliği de derinden etkiledi ve yeniden inşa etti. Yüzlerce yıllık bir tarihçilik geleneğine sahip bu topraklarda, modernleşme süreçlerine bağlı olarak belirginleşen ideolojilerin kendi değerler dünyası çerçevesinde icat ettikleri tarih düşünceleri, dönemin tarihçilerini doğrudan ya da dolaylı olarak biçimlendirdi.
Modern Türk tarihçiliğinin ivme kazandığı Osmanlı'nın son dönemlerinde başlayan, cumhuriyetin kurulmasıyla daha netlik kazanan süreç içerisinde tarihçiler, kaçınılmaz olarak ideolojilerin yan ürünleri olan tarih düşüncelerinden, tezlerinden ve de perspektiflerinden farklı şekilde etkilendi.
“Türk Tarih Tezi”, tarihçiler arasında Cumhuriyetin erken dönemlerinde kabul gördü. Yıllar içinde (ağırlıklı olarak 1940 ve 1950'lerde) bu teze karşı çıkarak sırasıyla, “Mavi Anadolucu Tarih Tezi”ni ya da “Muhafazakâr Anadolucu Tarih Tezi”ni benimseyenler oldu. Ağırlıklı olarak 1950-1970'lerde ise Marksizmin doğu halklarının tarihine ilişkin geliştirdiği “Asya Tipi Üretim Tarzı” tartışmalarına ilgi duyanlar çıktı. Aynı yıllarda bu kez siyasallaşmış Müslüman Türk milliyetçilerinin geliştirdiği Türk İslam Sentezi'nin bir söylemi olarak ortaya çıkan, “Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi” bazı tarihçilerce benimsendi. Bütün bu tez ve teorilerin Türk tarihçiliği için ne anlama geldiği ise neredeyse hiç konuşulmadı.
Bu kitapta, Türk Tarih Tezi'nden, teritoryal temelli tarih görüşüne, Marksist bir tarih yaklaşımı olarak Asya Tipi Üretim Tarzı'ndan, geri kalmışlığın ya da az gelişmişliğin tarihine, Türk-İslam Sentezi'nden Garbiyatçılık'a kadar pek çok tez ve teori ilk defa derinlemesine tartışmaya açılıyor.
Dünyada Tarihçiliğin Gündemi
Bu kitapta dünyadaki tarihçiliğin son yirmi yılı, köklü tarihçilik geleneklerine sahip olan, günümüz dünya tarihçiliğine de katkı sağladığı söylenebilecek ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İspanya, Mısır, İran, Çin, Japonya ve Rusya gibi ülkeler üzerinden inceleniyor. On ayrı ülkedeki tarihçiliğin son yirmi yılını inceleyen bu çalışmadaki her bir tarihçi yazarımız, ilgili ülkelerde doktora ya da post doktorasını yapmış akademisyenlerdir. Böylelikle ilgili ülkenin dili ve kültürüne nüfuz etmiş tarihçilerin incelemeleriyle, bir anlamda dünyada tarihçilik adına nelerin tartışıldığı, konuşulduğu ve gündem oluşturduğunu okuma imkânına erişiyoruz.
Dünyada Tarihçiliğin Gündemi, günümüz Türkiye'sinde, dünyadan farklı ülkeleri yakından takip eden önemli bir tarihçi potansiyelinin varlığına işaret etmesi bakımından da önemlidir. Maksadımız, Türkiye'deki tarihçilerin, dünyada tarihçilik adına nelerin konu edildiğinden haberdar olmalarını sağlamak ve bundan ilham almalarına vesile olmaktır.

Ahmet Şimşek Kitaplığı – Yeni İnsan Yayınevi
Son on yıldır tarihyazımı ve metodolojisi alanında ağırlıklı olmak üzere tarih eğitiminde yayın üretmeye devam eden Prof. Dr. Ahmet Şimşek'in yazarlığını ve editörlüğünü yaptığı eserlerin bir derlemesi olan “Ahmet Şimşek Kitaplığı”nda üç eser bulunuyor.
Tarihin ve tarih eğitiminin varlık-amaç işlevlerinin belirlenmesinin temelinde yatan nedenleri, geçmiş-gelecek diyalektiği çerçevesinde sorgulayan “Gerçekte(n) Öyle mi Olmuş?” Türk Tarih Tezi'nden, Marksist bir tarih yaklaşımı olan Asya Tipi Üretim Tarzı'na kadar pek çok tez ve teoriyi ilk defa derinlemesine tartışmaya açan “Türk Tarihçiliğinde Tezler/Teoriler” ve on ayrı ülkedeki tarihçiliğin son yirmi yılını inceleyen “Dünyada Tarihçiliğin Gündemi”.
Gerçekte(n) Öyle mi Olmuş?
“Gerçekten Öyle mi Olmuş?” kitabında, tarih disiplininin nasıl bir süreçten geçtiğine kısaca değinilerek küresel gelişmeler ışığında hangi yönlere evirildiği konu edildi. Çalışma, bir anlamda tarihin ve tarih eğitiminin varlık-amaç işlevlerinin belirlenmesinin temelinde yatan nedenleri, geçmiş-gelecek diyalektiği çerçevesinde sorgulamaya dayandı. Bu bağlamda geçmişin çağrışımının siyasetle ilişkisi, günümüz bilgi teknolojilerindeki değişim, dördüncü sanayi devrimiyle dönüşecek toplumsal yapının dinamikleri ve en nihayetinde toplumun geçmiş ve gelecek algısı ile bu algının post-truth (gerçek ötesi) dönemdeki yansımaları örneklerle ele alındı.
Post-truth olarak adlandırılan bu yeni dönemde, tarihçilik açısından problematik görünen üç ana konu incelendi. Bunlardan ilki, tarihin ve tarihçiliğin geleceğine ilişkin riskler ve tehditler. Diğeri, ilkiyle bağlantılı olarak tarihin öteden beri siyasiler tarafından bir meşruiyet aracı olarak kullanılıyor olmasının günümüzdeki durumu ve suistimaller. Son olarak da yeni medyada üretilen tarihsel bilginin gerçekliğinin denetlenememesiyle ortaya çıkan ve toplumsal kutuplaşmalara yol açan bilgi kirliliği. Böylelikle, post-truth çağında gerçeğin peşinden koşan tarihçilerin ve tarih severlerin, yeni medya ve onun uzantılarıyla nasıl yüz yüze kalacağı konusunda bir resim sunulmaya çalışıldı.
Amacımız, bu üç soruna çözümler getirerek konu sonlandırmak olmayıp konunun özellikle akademisyenler tarafından tartışılmasını sağlayacak bir gündemin oluşturulmasıdır.
Türk Tarihçiliğinde Tezler/Teoriler
Modernleşme olgusu, 19. Yüzyıldan itibaren, diğer bilim alanlarını olduğu gibi tarihçiliği de derinden etkiledi ve yeniden inşa etti. Yüzlerce yıllık bir tarihçilik geleneğine sahip bu topraklarda, modernleşme süreçlerine bağlı olarak belirginleşen ideolojilerin kendi değerler dünyası çerçevesinde icat ettikleri tarih düşünceleri, dönemin tarihçilerini doğrudan ya da dolaylı olarak biçimlendirdi.
Modern Türk tarihçiliğinin ivme kazandığı Osmanlı'nın son dönemlerinde başlayan, cumhuriyetin kurulmasıyla daha netlik kazanan süreç içerisinde tarihçiler, kaçınılmaz olarak ideolojilerin yan ürünleri olan tarih düşüncelerinden, tezlerinden ve de perspektiflerinden farklı şekilde etkilendi.
“Türk Tarih Tezi”, tarihçiler arasında Cumhuriyetin erken dönemlerinde kabul gördü. Yıllar içinde (ağırlıklı olarak 1940 ve 1950'lerde) bu teze karşı çıkarak sırasıyla, “Mavi Anadolucu Tarih Tezi”ni ya da “Muhafazakâr Anadolucu Tarih Tezi”ni benimseyenler oldu. Ağırlıklı olarak 1950-1970'lerde ise Marksizmin doğu halklarının tarihine ilişkin geliştirdiği “Asya Tipi Üretim Tarzı” tartışmalarına ilgi duyanlar çıktı. Aynı yıllarda bu kez siyasallaşmış Müslüman Türk milliyetçilerinin geliştirdiği Türk İslam Sentezi'nin bir söylemi olarak ortaya çıkan, “Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi” bazı tarihçilerce benimsendi. Bütün bu tez ve teorilerin Türk tarihçiliği için ne anlama geldiği ise neredeyse hiç konuşulmadı.
Bu kitapta, Türk Tarih Tezi'nden, teritoryal temelli tarih görüşüne, Marksist bir tarih yaklaşımı olarak Asya Tipi Üretim Tarzı'ndan, geri kalmışlığın ya da az gelişmişliğin tarihine, Türk-İslam Sentezi'nden Garbiyatçılık'a kadar pek çok tez ve teori ilk defa derinlemesine tartışmaya açılıyor.
Dünyada Tarihçiliğin Gündemi
Bu kitapta dünyadaki tarihçiliğin son yirmi yılı, köklü tarihçilik geleneklerine sahip olan, günümüz dünya tarihçiliğine de katkı sağladığı söylenebilecek ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İspanya, Mısır, İran, Çin, Japonya ve Rusya gibi ülkeler üzerinden inceleniyor. On ayrı ülkedeki tarihçiliğin son yirmi yılını inceleyen bu çalışmadaki her bir tarihçi yazarımız, ilgili ülkelerde doktora ya da post doktorasını yapmış akademisyenlerdir. Böylelikle ilgili ülkenin dili ve kültürüne nüfuz etmiş tarihçilerin incelemeleriyle, bir anlamda dünyada tarihçilik adına nelerin tartışıldığı, konuşulduğu ve gündem oluşturduğunu okuma imkânına erişiyoruz.
Dünyada Tarihçiliğin Gündemi, günümüz Türkiye'sinde, dünyadan farklı ülkeleri yakından takip eden önemli bir tarihçi potansiyelinin varlığına işaret etmesi bakımından da önemlidir. Maksadımız, Türkiye'deki tarihçilerin, dünyada tarihçilik adına nelerin konu edildiğinden haberdar olmalarını sağlamak ve bundan ilham almalarına vesile olmaktır.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat