Bilindiği üzere İslam'da delil oluşturması açısından ikinci kaynak Rasulullah (s.a.s)'ın sünnetidir. Bu bilgi kesinlik kazanmış ve itibar görmüş bir gerçektir. Bu gerçeğe rağmen, geçmiş zamanlarda olduğu gibi şu zamanımızda da bazı kişi ve çevreler (kasıtlı veya cahilane olarak) heva ve heveslerinden kaynaklanan cahili bir cesaretle sünnetin dinde delil teşkil etmediği görüşünü ileri sürmektedirler.
Bu kitapta İmam Suyuti (r.a) sünnetin dinde delil olmasını kabul etmeyen kişilere, Kur'an ve hadislerden deliller göstererek, İslam dininden çıkıp küfre girdiklerini ve bu şekilde bir inançla öldüklerinde ahirette onların hristiyan, yahudi veya müşrik bir topluluk ile birlikte diriltileceklerini açık bir şekilde vurgulamaktadır.
Bilindiği üzere İslam'da delil oluşturması açısından ikinci kaynak Rasulullah (s.a.s)'ın sünnetidir. Bu bilgi kesinlik kazanmış ve itibar görmüş bir gerçektir. Bu gerçeğe rağmen, geçmiş zamanlarda olduğu gibi şu zamanımızda da bazı kişi ve çevreler (kasıtlı veya cahilane olarak) heva ve heveslerinden kaynaklanan cahili bir cesaretle sünnetin dinde delil teşkil etmediği görüşünü ileri sürmektedirler.
Bu kitapta İmam Suyuti (r.a) sünnetin dinde delil olmasını kabul etmeyen kişilere, Kur'an ve hadislerden deliller göstererek, İslam dininden çıkıp küfre girdiklerini ve bu şekilde bir inançla öldüklerinde ahirette onların hristiyan, yahudi veya müşrik bir topluluk ile birlikte diriltileceklerini açık bir şekilde vurgulamaktadır.