-Bu dünyada hiçbir şey üretmeye gücün yetmiyorsa bile, en azından sevgi üret. Sevgiye, hem senin hem de herkesin ihtiyacı var ve sevgi üretmek için insan olmaktan başka, bir şeye de ihtiyacın yok. İnsanlığını yeniden keşfet yeter.
-En sıcak ev, bir insanın kalbidir.
-Her şeyin, herkesin yalnızlaştığı günümüzde, insanın insana yüzünü
göstermesi, onun yüzünün zekatı olsa gerektir.
-Sohbet; ruhun, ruhu ziyaretidir.
-İçindeki güneşi bulamayanı, dışardaki güneş ısıtmaz.
-Mezarım, çekildiğim son odam.
-Düşünmek, insana nefestir.
-Fiilin ruhu, Allah rızasıdır.
-Nefesin ruhu, özgürlüktür.
-Dünya malı ile ancak beş taş oynanır.
-İnsan bu dünyaya ne paralı gelmiştir ne de paralı gidecektir. Ama rızıkla gelmiştir ve rızıkla gidecektir.
-İnsanlar sistemin fakiridir. Yoksa Allah'ın rızık vermiş olduğu her insan zengindir.
-Malım diyerek, Mevla'nın malına sahip çıkıp, hırsızlık yapmayacaksın.
-Ey insan! Temelsiz dünyaya temelli ev yapıyorsun.
-Ey nefsim! Dünyayı bir poşete koyup eline verseler, onu kimin mülküne yerleştirebilirsin ki.
-Çocuklar, kısa bir süre sonra yıkılacağını bile bile kumdan kuleler yaparlar. Ya biz büyükler, farklı mıyız acaba?
-Her an nefes alıp vermek zorunda oluşumuz yularımızın kimin elinde olduğunu göstermez mi?
-Vücudun terazisi ruhtur. Kefeleri ise kalp ve akıldır.
-Alnın beş vakit; ruhun her vakit secdede olmalıdır.
-Göz yaşı, ruhu temizler.
-Doğum bir besmele, hayat bir dua, ölüm ise, amindir.
-Dünya minderi, er geç altından çekilecektir.
-Dünya kirleri, dünya sabunu ile yıkanmaz.
-Ölüm, hiç yaşamamış gibi çekip gitmek.
-Ölümün ölümü, kıyamettir.
-Ey beden! Sen ait olduğun yere ben ait olduğum yere: Sen toprağa ben Mevla'ya.
-Ne zaman eller üzerinde tutulursan, o zaman yolun sonuna gelmişsin
demektir.
-Bu dünyada hiçbir şey üretmeye gücün yetmiyorsa bile, en azından sevgi üret. Sevgiye, hem senin hem de herkesin ihtiyacı var ve sevgi üretmek için insan olmaktan başka, bir şeye de ihtiyacın yok. İnsanlığını yeniden keşfet yeter.
-En sıcak ev, bir insanın kalbidir.
-Her şeyin, herkesin yalnızlaştığı günümüzde, insanın insana yüzünü
göstermesi, onun yüzünün zekatı olsa gerektir.
-Sohbet; ruhun, ruhu ziyaretidir.
-İçindeki güneşi bulamayanı, dışardaki güneş ısıtmaz.
-Mezarım, çekildiğim son odam.
-Düşünmek, insana nefestir.
-Fiilin ruhu, Allah rızasıdır.
-Nefesin ruhu, özgürlüktür.
-Dünya malı ile ancak beş taş oynanır.
-İnsan bu dünyaya ne paralı gelmiştir ne de paralı gidecektir. Ama rızıkla gelmiştir ve rızıkla gidecektir.
-İnsanlar sistemin fakiridir. Yoksa Allah'ın rızık vermiş olduğu her insan zengindir.
-Malım diyerek, Mevla'nın malına sahip çıkıp, hırsızlık yapmayacaksın.
-Ey insan! Temelsiz dünyaya temelli ev yapıyorsun.
-Ey nefsim! Dünyayı bir poşete koyup eline verseler, onu kimin mülküne yerleştirebilirsin ki.
-Çocuklar, kısa bir süre sonra yıkılacağını bile bile kumdan kuleler yaparlar. Ya biz büyükler, farklı mıyız acaba?
-Her an nefes alıp vermek zorunda oluşumuz yularımızın kimin elinde olduğunu göstermez mi?
-Vücudun terazisi ruhtur. Kefeleri ise kalp ve akıldır.
-Alnın beş vakit; ruhun her vakit secdede olmalıdır.
-Göz yaşı, ruhu temizler.
-Doğum bir besmele, hayat bir dua, ölüm ise, amindir.
-Dünya minderi, er geç altından çekilecektir.
-Dünya kirleri, dünya sabunu ile yıkanmaz.
-Ölüm, hiç yaşamamış gibi çekip gitmek.
-Ölümün ölümü, kıyamettir.
-Ey beden! Sen ait olduğun yere ben ait olduğum yere: Sen toprağa ben Mevla'ya.
-Ne zaman eller üzerinde tutulursan, o zaman yolun sonuna gelmişsin
demektir.