Mürselin Kurt ikinci romanı “Akvaryumda Ölü Bir Balık“ta bir aile dramını işliyor. Gündelik hayat içinde sıradan ve olağan deyip geçilecek bir olay gibi başlıyor hikaye. Bacağı kırılan genç bir kadın, kardeşine yardım etmeye gelen ablası, kardeşler arasındaki gerilim, mutsuz evlilikler, anneler, babalar, çocuklar...
Mürselin Kurt ayrıntılara odaklanmış bir mercekle yaklaşıyor bu sıradan aile karmaşasına. Ayrıntılara eğildikçe üstünde durmadığımız ilişkilerin karanlık yüzünü soyuyor, bulanık resimleri aydınlatıyor, sızıya yol açan ince ve derin yaraları gözlüyor. Üstelik çok ince bir üslupla yapyor bunu. Kısacık br dokunuşla çevre, sesler, duyumlar, imajlar kahramanların bilincinden bağımsız, kendi gerçeklikleri içinde sökün ediyorlar; sonra geri çekiliş ve hayatın işleyişi geliyor.
Her şey bittiğinde yakıcı bir hesaplaşma kalıyor geride; “İkinci cildin son sayfasını da okuyup kapağını kapadığım gün neredeyse bayılacak kadar büyük bir şok içindeydim. Sebebi okuduklarım değil, okuduklarımın ardına gizlenmiş bir zavallı kişilikti ve bu kişilikte acınası bir biçimde kendimi görüyordum. Keşke bunu büyük bedeller ödemeden önce görebilseydim...“
Mürselin Kurt ikinci romanı “Akvaryumda Ölü Bir Balık“ta bir aile dramını işliyor. Gündelik hayat içinde sıradan ve olağan deyip geçilecek bir olay gibi başlıyor hikaye. Bacağı kırılan genç bir kadın, kardeşine yardım etmeye gelen ablası, kardeşler arasındaki gerilim, mutsuz evlilikler, anneler, babalar, çocuklar...
Mürselin Kurt ayrıntılara odaklanmış bir mercekle yaklaşıyor bu sıradan aile karmaşasına. Ayrıntılara eğildikçe üstünde durmadığımız ilişkilerin karanlık yüzünü soyuyor, bulanık resimleri aydınlatıyor, sızıya yol açan ince ve derin yaraları gözlüyor. Üstelik çok ince bir üslupla yapyor bunu. Kısacık br dokunuşla çevre, sesler, duyumlar, imajlar kahramanların bilincinden bağımsız, kendi gerçeklikleri içinde sökün ediyorlar; sonra geri çekiliş ve hayatın işleyişi geliyor.
Her şey bittiğinde yakıcı bir hesaplaşma kalıyor geride; “İkinci cildin son sayfasını da okuyup kapağını kapadığım gün neredeyse bayılacak kadar büyük bir şok içindeydim. Sebebi okuduklarım değil, okuduklarımın ardına gizlenmiş bir zavallı kişilikti ve bu kişilikte acınası bir biçimde kendimi görüyordum. Keşke bunu büyük bedeller ödemeden önce görebilseydim...“