1986 Almatı olayları dünyada olduğu gibi Türkiye kamuoyunda da büyük heyecan uyandırmış ve dikkatlerin Sovyetler Birliği'nin geleceği üzerine çekilmesine yol açmıştı. Uluslararası ilişkilerle ilgilenen hemen herkesin üzerinde uzlaştığı gibi, bu olayla Sovyet sistemi sarsıldı ve dağılması hızlandı. Genel kanaat bu olayların, Kazakistan liderliğine Kazak olmayan G. Kolbin'in getirilmesi üzerine ortaya çıkan konjonktürel bir gelişme olduğu şeklindedir. Ancak elinizdeki eser, bunun anlık bir olay olmadığını, XX. yüzyılın ortalarında bir grup Kazak genci tarafından Moskova'da kurulan ve Sovyet sisteminin ortadan kaldırmakta olduğu Kazak kimliğini yeniden inşa ederek, halkın milli şuurunu uyandıran “Genç Tulpar Hareketi”nin faaliyetleri sonucu olduğunu ortaya koymaktadır.
Eser, aynı zamanda, Alaş düşüncesinin mirasçıları olarak Stalin sonrası dönemde ortaya çıkan Genç Tulparlılar üzerine öncü ve özgün çalışmalardan biri olma özelliği taşıyor. Eserin yazarı, aynı zamanda Genç Tulpar Hareketi'nin takipçisi olarak 1970'lerde faaliyet gösteren gizli “Sarı Arka” teşkilatının kurucularından olan Prof. Dr. Amircan Alpeyisov, Kazak insanının özgürlük ve bağımsızlık tutkusunun psikolojik ve tarihi alt yapısını gözler önüne sererken, gerektiğinde en sert eleştirileri getirmekten de kaçınmıyor.
Eserde, Sovyet dönemindeki Ruslaştırma ve milliyetsizleştirme politikalarına karşı harekete geçen bir avuç genç idealistin nasıl başarıya ulaştıkları ve modern Kazak düşüncesinin oluşumunu etkilediklerine de tanık olunmaktadır.
1986 Almatı olayları dünyada olduğu gibi Türkiye kamuoyunda da büyük heyecan uyandırmış ve dikkatlerin Sovyetler Birliği'nin geleceği üzerine çekilmesine yol açmıştı. Uluslararası ilişkilerle ilgilenen hemen herkesin üzerinde uzlaştığı gibi, bu olayla Sovyet sistemi sarsıldı ve dağılması hızlandı. Genel kanaat bu olayların, Kazakistan liderliğine Kazak olmayan G. Kolbin'in getirilmesi üzerine ortaya çıkan konjonktürel bir gelişme olduğu şeklindedir. Ancak elinizdeki eser, bunun anlık bir olay olmadığını, XX. yüzyılın ortalarında bir grup Kazak genci tarafından Moskova'da kurulan ve Sovyet sisteminin ortadan kaldırmakta olduğu Kazak kimliğini yeniden inşa ederek, halkın milli şuurunu uyandıran “Genç Tulpar Hareketi”nin faaliyetleri sonucu olduğunu ortaya koymaktadır.
Eser, aynı zamanda, Alaş düşüncesinin mirasçıları olarak Stalin sonrası dönemde ortaya çıkan Genç Tulparlılar üzerine öncü ve özgün çalışmalardan biri olma özelliği taşıyor. Eserin yazarı, aynı zamanda Genç Tulpar Hareketi'nin takipçisi olarak 1970'lerde faaliyet gösteren gizli “Sarı Arka” teşkilatının kurucularından olan Prof. Dr. Amircan Alpeyisov, Kazak insanının özgürlük ve bağımsızlık tutkusunun psikolojik ve tarihi alt yapısını gözler önüne sererken, gerektiğinde en sert eleştirileri getirmekten de kaçınmıyor.
Eserde, Sovyet dönemindeki Ruslaştırma ve milliyetsizleştirme politikalarına karşı harekete geçen bir avuç genç idealistin nasıl başarıya ulaştıkları ve modern Kazak düşüncesinin oluşumunu etkilediklerine de tanık olunmaktadır.