Alaturkadan Alafrangaya Zaman, Osmanlı'da Mekanik Saatler yüzlerce yıl boyunca gününü namaz vakitlerine göre bölen, toplumu ve yaşam biçimini bu İslami zaman anlayışına göre şekillendiren Osmanlı'nın din dışı zaman kavramıyla tanışmasının ve modernleşme uğruna bu yeni zaman anlayışına boyun eğmesinin ilgi çekici öyküsünü anlatıyor.
Mekanik saatler üzerine yazılmış pek çok yabancı kaynak, yüzlerce kitap var. Osmanlı İmparatorluğu, bunların çoğunda İngiltere, Fransa ve Cenevre saat üreticilerinin rekabetlerinin tam ortasında iyi bir saat pazarı olarak tanımlanıyor. Doymak bilmeyen bir pazar olması, ithal ürünler ile rekabet edebilecek bir saat üretiminin bulunmaması bizi Osmanlı'nın saat üretecek teknolojiden yoksun olduğu düşüncesine götürebilir mi? 1771'de Voltaire'in Osmanlılar için söylediği “Hâlâ saat üretebilecek hatta ayarını bile yapabilecek durumda değiller,” sözünü haklı çıkarır mı?
Osmanlı'ya mekanik saatlerin ilk gelişi 15. yüzyılın sonlarına rastlar. Bundan yaklaşık yarım yüzyıl sonra sadece İslam dünyasının değil aynı zamanda Avrupa'nın da saat yapma yöntemleri üzerine ayrıntılı bilgiler içeren, o dönemin tek eserinin Osmanlı'da yazılmış olması ayrıca 17. yüzyıldan günümüze ulaşan Galata çıkışlı saatlerin bulunması Osmanlı'nın saatçilik alanında söz sahibi olduğu şeklinde yorumlanabilir mi?
Peki, iki adım ötesinde geliştirilen ve kullanımı hızla yaygınlaşan bu mekanik araca Osmanlı'nın tepkisi ne oldu? Saat endüstrisinin gelişmesine, teknik, artistik veya ekonomik açıdan herhangi bir katkı yaptı mı? Avrupa ülkeleri ve Osmanlı arasındaki diplomatik ilişkilerde mekanik saatin yeri nedir? Osmanlı'da alaturka saat sisteminden alafranga saat sistemine geçiş nasıl ve ne zaman olmuştur?
Alaturkadan Alafrangaya Zaman, Osmanlı'da Mekanik Saatler bu ve benzeri soruların yanıtlarını arıyor.
Alaturkadan Alafrangaya Zaman, Osmanlı'da Mekanik Saatler yüzlerce yıl boyunca gününü namaz vakitlerine göre bölen, toplumu ve yaşam biçimini bu İslami zaman anlayışına göre şekillendiren Osmanlı'nın din dışı zaman kavramıyla tanışmasının ve modernleşme uğruna bu yeni zaman anlayışına boyun eğmesinin ilgi çekici öyküsünü anlatıyor.
Mekanik saatler üzerine yazılmış pek çok yabancı kaynak, yüzlerce kitap var. Osmanlı İmparatorluğu, bunların çoğunda İngiltere, Fransa ve Cenevre saat üreticilerinin rekabetlerinin tam ortasında iyi bir saat pazarı olarak tanımlanıyor. Doymak bilmeyen bir pazar olması, ithal ürünler ile rekabet edebilecek bir saat üretiminin bulunmaması bizi Osmanlı'nın saat üretecek teknolojiden yoksun olduğu düşüncesine götürebilir mi? 1771'de Voltaire'in Osmanlılar için söylediği “Hâlâ saat üretebilecek hatta ayarını bile yapabilecek durumda değiller,” sözünü haklı çıkarır mı?
Osmanlı'ya mekanik saatlerin ilk gelişi 15. yüzyılın sonlarına rastlar. Bundan yaklaşık yarım yüzyıl sonra sadece İslam dünyasının değil aynı zamanda Avrupa'nın da saat yapma yöntemleri üzerine ayrıntılı bilgiler içeren, o dönemin tek eserinin Osmanlı'da yazılmış olması ayrıca 17. yüzyıldan günümüze ulaşan Galata çıkışlı saatlerin bulunması Osmanlı'nın saatçilik alanında söz sahibi olduğu şeklinde yorumlanabilir mi?
Peki, iki adım ötesinde geliştirilen ve kullanımı hızla yaygınlaşan bu mekanik araca Osmanlı'nın tepkisi ne oldu? Saat endüstrisinin gelişmesine, teknik, artistik veya ekonomik açıdan herhangi bir katkı yaptı mı? Avrupa ülkeleri ve Osmanlı arasındaki diplomatik ilişkilerde mekanik saatin yeri nedir? Osmanlı'da alaturka saat sisteminden alafranga saat sistemine geçiş nasıl ve ne zaman olmuştur?
Alaturkadan Alafrangaya Zaman, Osmanlı'da Mekanik Saatler bu ve benzeri soruların yanıtlarını arıyor.