“…Antik çağdan beri, ülkeyi idare edenler tarafından, halk, yani idare edilenler cahil olarak nitelendirilmiştir. Bu duruma, cahilliğin diğer bir anlamı da, cahiller ötekileştirdiklerine cahil olarak görmesidir diyebiliriz.
Hiçbir zaman hükümdarlar, en bilgili insanlardan olmadı. Ülkeleri idare edenlerin, bir kısmı gücünü tanrıdan, bir kısmı gelenekten, bir kısmı da fiziksel güçten almıştır.
Günümüzde bu güçlerin yerini sandık gücü yani “oy” aldı. Ne yazık ki gene “bilgi” egemen olamadı. Çünkü her zaman olduğu gibi, gücü elinde tutan iktidardaki cehalet, bilginin iktidara gelmesini, iktidar gücüyle engellemiştir…”
“…Antik çağdan beri, ülkeyi idare edenler tarafından, halk, yani idare edilenler cahil olarak nitelendirilmiştir. Bu duruma, cahilliğin diğer bir anlamı da, cahiller ötekileştirdiklerine cahil olarak görmesidir diyebiliriz.
Hiçbir zaman hükümdarlar, en bilgili insanlardan olmadı. Ülkeleri idare edenlerin, bir kısmı gücünü tanrıdan, bir kısmı gelenekten, bir kısmı da fiziksel güçten almıştır.
Günümüzde bu güçlerin yerini sandık gücü yani “oy” aldı. Ne yazık ki gene “bilgi” egemen olamadı. Çünkü her zaman olduğu gibi, gücü elinde tutan iktidardaki cehalet, bilginin iktidara gelmesini, iktidar gücüyle engellemiştir…”