Her Müslüman'ın bilincinde temel bir inanç kök salmıştır. Bu, zatının yüceliğini ve kemalini en üst düzeyde belgeleme ve bunu takdir edebilme imkânına sahip olma onurunu borçlu olduğumuz bir yaratıcıya, kulluk bilincini hayatımızın sonuna kadar taşıma hususunda bir imtihan sürecinden geçirildiğimiz inancıdır. Buna karşın gündelik hayatta pek çok kimsenin sorduğu bir soru vardır: Eğer Allah, ezelde bizim yapacağımız her şeyi biliyorsa, bizi niçin imtihan etmektedir? Bu basit soruyu, felsefî düşünme alışkanlığı olan birisi, şöyle yineleyebilmektedir. Sonucu belli olan bir imtihanın Allah açısından bir anlamı olmayacağına göre, bu bizim göz göre göre bir riskin içine atılmış olduğumuz anlamına gelmez mi? Bu sorular, ardından daha pek çok karmaşık felsefî ve teolojik soruları getirebilir. Elbette bu sorulara felsefî, kelâmî (teolojik) ve mistik açılardan farklı cevaplar verilmiştir. İşte elinizdeki bu çalışma, bu tür sorulara verilen kelâmî cevapların rasyonel temellerini sorgulamakta ve ezelî bilgi ile hürriyet fikri arasında paradoksal bir ilişkinin bulunup bulunmadığını tahlil etmektedir. Ayrıca o, Kur'an çerçevesinde, imtihan sürecinin en önemli payandası olan hürriyet fikriyle çatışmayacak yeni bir ilahî ilim tasavvurunun imkânını da tartışmaktadır.
Her Müslüman'ın bilincinde temel bir inanç kök salmıştır. Bu, zatının yüceliğini ve kemalini en üst düzeyde belgeleme ve bunu takdir edebilme imkânına sahip olma onurunu borçlu olduğumuz bir yaratıcıya, kulluk bilincini hayatımızın sonuna kadar taşıma hususunda bir imtihan sürecinden geçirildiğimiz inancıdır. Buna karşın gündelik hayatta pek çok kimsenin sorduğu bir soru vardır: Eğer Allah, ezelde bizim yapacağımız her şeyi biliyorsa, bizi niçin imtihan etmektedir? Bu basit soruyu, felsefî düşünme alışkanlığı olan birisi, şöyle yineleyebilmektedir. Sonucu belli olan bir imtihanın Allah açısından bir anlamı olmayacağına göre, bu bizim göz göre göre bir riskin içine atılmış olduğumuz anlamına gelmez mi? Bu sorular, ardından daha pek çok karmaşık felsefî ve teolojik soruları getirebilir. Elbette bu sorulara felsefî, kelâmî (teolojik) ve mistik açılardan farklı cevaplar verilmiştir. İşte elinizdeki bu çalışma, bu tür sorulara verilen kelâmî cevapların rasyonel temellerini sorgulamakta ve ezelî bilgi ile hürriyet fikri arasında paradoksal bir ilişkinin bulunup bulunmadığını tahlil etmektedir. Ayrıca o, Kur'an çerçevesinde, imtihan sürecinin en önemli payandası olan hürriyet fikriyle çatışmayacak yeni bir ilahî ilim tasavvurunun imkânını da tartışmaktadır.