"Alman Edebiyatında Dışkı Kültü. Alman Edebiyatına Koprofajik ve Koprofilik Bir Çözümleme" adlı bu çalışma Patrick Süskind'in "Aşk ve Ölüm Üzerine" adlı kısa ama önemli makalesinde yer alan bir tespitle oluşmuştur. Süskind bu eserde insanlık tarihinde uluslara ait bütün edebiyatlarda aşk, fallus ve meme kültünün yer aldığı ve işlendiği, fakat dışkı kültünün işlenmediğini söyler. Çalışmamız bu bağlamda Patrick Süskind'in bu tezini dikkate alarak dışkının genel bir tarihini, seyrini, kültürel geçmişini, insanlarla birlikte nasıl da günden güne evirildiğini, insanların sivilize olmasıyla nasıl da biçim değiştirdiğini; dindeki anlamından, kutsaldaki konumuna, etnik yapılarda nasıl bir biçim aldığından, Alman halk anlatılarındaki görünümlerine kadar bir araştırı imkanı sunar bizlere. Süskind'in eserleri doğrultusunda da bu kültün bir anlamda edebiyatta yansımasını araştırır. Güzel sanatlarda dışkının son dönemlerdeki ısrarla kullanılması da oldukça dikkate şayandır. Bu "abjekt" ve "tiksindirici olan"ın postmodern dönemdeki sanatta aldığı değerle bağlantılıdır. Eskiden beri "estetik" ve "bedii olan"ın peşinde olan insanın, natüralizm sonrası hele de savaşlar dönemi ile birlikte güzellik anlayışında gerçekleşen değişiklik dışkı kültünün de değişmesine, dönüşmesine katkı sağlamıştır.
"Alman Edebiyatında Dışkı Kültü. Alman Edebiyatına Koprofajik ve Koprofilik Bir Çözümleme" adlı bu çalışma Patrick Süskind'in "Aşk ve Ölüm Üzerine" adlı kısa ama önemli makalesinde yer alan bir tespitle oluşmuştur. Süskind bu eserde insanlık tarihinde uluslara ait bütün edebiyatlarda aşk, fallus ve meme kültünün yer aldığı ve işlendiği, fakat dışkı kültünün işlenmediğini söyler. Çalışmamız bu bağlamda Patrick Süskind'in bu tezini dikkate alarak dışkının genel bir tarihini, seyrini, kültürel geçmişini, insanlarla birlikte nasıl da günden güne evirildiğini, insanların sivilize olmasıyla nasıl da biçim değiştirdiğini; dindeki anlamından, kutsaldaki konumuna, etnik yapılarda nasıl bir biçim aldığından, Alman halk anlatılarındaki görünümlerine kadar bir araştırı imkanı sunar bizlere. Süskind'in eserleri doğrultusunda da bu kültün bir anlamda edebiyatta yansımasını araştırır. Güzel sanatlarda dışkının son dönemlerdeki ısrarla kullanılması da oldukça dikkate şayandır. Bu "abjekt" ve "tiksindirici olan"ın postmodern dönemdeki sanatta aldığı değerle bağlantılıdır. Eskiden beri "estetik" ve "bedii olan"ın peşinde olan insanın, natüralizm sonrası hele de savaşlar dönemi ile birlikte güzellik anlayışında gerçekleşen değişiklik dışkı kültünün de değişmesine, dönüşmesine katkı sağlamıştır.