Hakkı Devrim ve Okan Bayülgen'in takdim yazılarıyla dilimize ayna tutan müthiş bir eleştiri kitabı.
İşte kitabın içinden bazı başlıklar:
- "Turkcheyi Türkçe Konuşarak mı Saklasak, Türkçeyi Turkche Konusharock mı Yasuck'la Suck?"
- "Seny Sevyyorum Türkçe!"
- "CHATer CHATer Konuş Türkiye, Kapak Olsun AB'ye!"
- "Batı Durmadan 'Yol Alıyor' Biz Daha 'Yol Arıyoruz'"
- "Youfka Yürekli, Diğerkam Türkler!"
- "I'm The Best, Alayına Rest!"
Günlük konuşmalarda, televizyon, radyo, gazete ve dergilerde, işyeri ve alışveriş merkezi isimlerinde kullanılan dili gördüğümde çoğunlukla şu cümleler çıkıyor ağzımdan: "Allah Allah, neler oluyor bu ülkede?" "Bu da nereden çıktı şimdi?" "Neresi burası?!" Aşağıdaki sözleri duyunca nasıl çıkmasın ki?
"Link'i tıkla, download yap bana mail at!"
"Tamam, ben hemen o e-maili reply ederim."
"Benim için bir favor yapar mısın?"
"Süper lig, bugün yapılacak maçla start alacak."
"Wow, çok fit görünüyorsun!"
"Off the record konuşuyorum, söylediklerimiz aramızda kalacak..."
"Şu enerji drinklerden varsa alalım bir tane, yoksa ice tea de olur."
Hangi dili konuşuyoruz biz? Türkçe mi, Türkilizce diye ucube bir dil mi? Bu durum Karşısında sormadan edemiyorum: "Alo Türkçe Neredesin?"
Kemal Atalay radyocu. Türkçeyle ilişkisi gazeteci ile televizyoncuya nispetle daha kapsamlı, demektir bu. Gazeteci için kelime dağarcığı, cümle yapısı ve imla önemli. Televizyoncunun imla derdi yok, ama telaffuz sınavı ve söylediği ile yüz ifadesi ve ses vurguları arasında uyum şartı var. Radyocuya gelince: imla ve noktalama işaretleri gibi, mimik ve jestler gibi destekleri yok. Onun imkânı, dilin ana malzemesi olan seslerle sınırlıdır. "Oxford İngilizcesi" "Comedie Française Fransızcası" yanında, bu sebepledir ki bana "T.R.T. Türkçesi" nitelemesi daha değerli gelir.
Kemal Atalay, eline sağlık!
-Hakkı Devrim-
Bizler birbirimize "aslında" ne demek istediğimizi anlatıncaya kadar daha kaç yüzyıl geçecek... Bu anlatım güçlüğümüzün tarihiyle bir "aşk"ın tarihini, "insan ömrü"nü, "meclis tutanakları"nı karşılaştıralım. Tamam, böyle bir derde düşmeyelim. Sadece kavramlar konusunda anlaşabilsek "usul hakkında" tartışmayı bırakır, temel meseleler konusunda anlaşır, ileriye doğru birkaç adım atabilirdik.
Bu kitap bu yüzden önemli!
-Okan Bayülgen-
Hakkı Devrim ve Okan Bayülgen'in takdim yazılarıyla dilimize ayna tutan müthiş bir eleştiri kitabı.
İşte kitabın içinden bazı başlıklar:
- "Turkcheyi Türkçe Konuşarak mı Saklasak, Türkçeyi Turkche Konusharock mı Yasuck'la Suck?"
- "Seny Sevyyorum Türkçe!"
- "CHATer CHATer Konuş Türkiye, Kapak Olsun AB'ye!"
- "Batı Durmadan 'Yol Alıyor' Biz Daha 'Yol Arıyoruz'"
- "Youfka Yürekli, Diğerkam Türkler!"
- "I'm The Best, Alayına Rest!"
Günlük konuşmalarda, televizyon, radyo, gazete ve dergilerde, işyeri ve alışveriş merkezi isimlerinde kullanılan dili gördüğümde çoğunlukla şu cümleler çıkıyor ağzımdan: "Allah Allah, neler oluyor bu ülkede?" "Bu da nereden çıktı şimdi?" "Neresi burası?!" Aşağıdaki sözleri duyunca nasıl çıkmasın ki?
"Link'i tıkla, download yap bana mail at!"
"Tamam, ben hemen o e-maili reply ederim."
"Benim için bir favor yapar mısın?"
"Süper lig, bugün yapılacak maçla start alacak."
"Wow, çok fit görünüyorsun!"
"Off the record konuşuyorum, söylediklerimiz aramızda kalacak..."
"Şu enerji drinklerden varsa alalım bir tane, yoksa ice tea de olur."
Hangi dili konuşuyoruz biz? Türkçe mi, Türkilizce diye ucube bir dil mi? Bu durum Karşısında sormadan edemiyorum: "Alo Türkçe Neredesin?"
Kemal Atalay radyocu. Türkçeyle ilişkisi gazeteci ile televizyoncuya nispetle daha kapsamlı, demektir bu. Gazeteci için kelime dağarcığı, cümle yapısı ve imla önemli. Televizyoncunun imla derdi yok, ama telaffuz sınavı ve söylediği ile yüz ifadesi ve ses vurguları arasında uyum şartı var. Radyocuya gelince: imla ve noktalama işaretleri gibi, mimik ve jestler gibi destekleri yok. Onun imkânı, dilin ana malzemesi olan seslerle sınırlıdır. "Oxford İngilizcesi" "Comedie Française Fransızcası" yanında, bu sebepledir ki bana "T.R.T. Türkçesi" nitelemesi daha değerli gelir.
Kemal Atalay, eline sağlık!
-Hakkı Devrim-
Bizler birbirimize "aslında" ne demek istediğimizi anlatıncaya kadar daha kaç yüzyıl geçecek... Bu anlatım güçlüğümüzün tarihiyle bir "aşk"ın tarihini, "insan ömrü"nü, "meclis tutanakları"nı karşılaştıralım. Tamam, böyle bir derde düşmeyelim. Sadece kavramlar konusunda anlaşabilsek "usul hakkında" tartışmayı bırakır, temel meseleler konusunda anlaşır, ileriye doğru birkaç adım atabilirdik.
Bu kitap bu yüzden önemli!
-Okan Bayülgen-