Selçuklu Sultanı Alparslan, insan mihverli bir idare tarzı ortaya koymuştur. İnsanı insan olarak görmüştür.
‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' düsturunun en iyi uygulayıcılarındandır. Zamanında insanlar adil olarak idare edilmiştir. Müreffehtirler. Pek çok ilim gibi astronomi ilmi de onun zamanında çok ilerlemiştir. Bîrûnî ve benzeri ilim adamları dünyanın yuvarlaklığını, kendi ekseninde ve güneş ekseninde döndüğünü ispat etmişlerdir. Bizans imparatoru Romen Diogenes ise insanı insan olarak görmeyen bir dünyanın temsilcisidir.
Ona ve o zihniyettekilere göre, insan ancak köledir ve zulüm edilecek güruhtan başka bir şey değildir. Haçlı Seferleri sırasında yaptıkları katliamları tarihin unutması mümkün değildir. Refahtan çok uzaktırlar. Cehaletin zifirî karanlığı içinde yüzmektedirler. Batlamyus'un dayattığı ‘dünya bir tepsi gibidir' inancından kurtulamamaktadır.
Alparslan romanında; 1071'de Malazgirt'te şafağın söktüğünü, Anadolu ve Avrupa'yı nurlandırmaya başladığını tarihi delilleriyle bulacaksınız.
Selçuklu Sultanı Alparslan, insan mihverli bir idare tarzı ortaya koymuştur. İnsanı insan olarak görmüştür.
‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' düsturunun en iyi uygulayıcılarındandır. Zamanında insanlar adil olarak idare edilmiştir. Müreffehtirler. Pek çok ilim gibi astronomi ilmi de onun zamanında çok ilerlemiştir. Bîrûnî ve benzeri ilim adamları dünyanın yuvarlaklığını, kendi ekseninde ve güneş ekseninde döndüğünü ispat etmişlerdir. Bizans imparatoru Romen Diogenes ise insanı insan olarak görmeyen bir dünyanın temsilcisidir.
Ona ve o zihniyettekilere göre, insan ancak köledir ve zulüm edilecek güruhtan başka bir şey değildir. Haçlı Seferleri sırasında yaptıkları katliamları tarihin unutması mümkün değildir. Refahtan çok uzaktırlar. Cehaletin zifirî karanlığı içinde yüzmektedirler. Batlamyus'un dayattığı ‘dünya bir tepsi gibidir' inancından kurtulamamaktadır.
Alparslan romanında; 1071'de Malazgirt'te şafağın söktüğünü, Anadolu ve Avrupa'yı nurlandırmaya başladığını tarihi delilleriyle bulacaksınız.