''Evet öleceğiz. Öyle bir öleceğiz ki, ölüm bizi aldığına üzülecek. Öyle bir öleceğiz ki, adlarımız birer tuğ gibi göğe yükselecek. Öyle bir öleceğiz ki, ölümün bile ölesi gelecek…''
Türk atlıları çevrelerini saran uğursuzların arasında kaldılar. Süvarilerin üzerine saldıran dönergeler atları parçalıyorlar, kara askerler mızraklarıyla süvarileri deşiyorlardı. Arada atların üstündeki süvarilerin boğazına kadar sıçrayan bakır tırnaklar ve kaftarlar görünüyordu. Çemberi yarıp çıkmak mümkün değildi. Türk askerleri de kılıçlarını çektiler ve ölümüne savaşmaya başladılar. Hırlamalar, kükremeler savaş naralarına karışıyor, kalkanlara vuran mızraklardan ve zırhlara inen kılıçlardan metalik sesler çınlıyordu. Türk askerlerinin canlarını kurtarma gibi bir umutları yoktu. O nedenle hiç korkmuyorlar, olabildiğince çok uğursuzu öldürmeyi amaçlıyorlardı.
''Evet öleceğiz. Öyle bir öleceğiz ki, ölüm bizi aldığına üzülecek. Öyle bir öleceğiz ki, adlarımız birer tuğ gibi göğe yükselecek. Öyle bir öleceğiz ki, ölümün bile ölesi gelecek…''
Türk atlıları çevrelerini saran uğursuzların arasında kaldılar. Süvarilerin üzerine saldıran dönergeler atları parçalıyorlar, kara askerler mızraklarıyla süvarileri deşiyorlardı. Arada atların üstündeki süvarilerin boğazına kadar sıçrayan bakır tırnaklar ve kaftarlar görünüyordu. Çemberi yarıp çıkmak mümkün değildi. Türk askerleri de kılıçlarını çektiler ve ölümüne savaşmaya başladılar. Hırlamalar, kükremeler savaş naralarına karışıyor, kalkanlara vuran mızraklardan ve zırhlara inen kılıçlardan metalik sesler çınlıyordu. Türk askerlerinin canlarını kurtarma gibi bir umutları yoktu. O nedenle hiç korkmuyorlar, olabildiğince çok uğursuzu öldürmeyi amaçlıyorlardı.