Althusser ve Yeni Marksist Toplumsal Kuram

Stok Kodu:
9786056427312
Boyut:
16.00x23.00
Sayfa Sayısı:
432
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2014-08
Çeviren:
Feyyaz Şahin
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
%15 indirimli
75,00
63,75
9786056427312
587653
Althusser ve Yeni Marksist Toplumsal Kuram
Althusser ve Yeni Marksist Toplumsal Kuram
63.75

Althusser ve takipçileri, Batı Marksizmi ve Yeni Solun kuramsal zayıflıklarını ve politik yanılsamalarını amansız bir şekilde eleştirirken aynı zamanda istenççilik ve iktisadiyatçılık çıkmazı arasında yeni ve kusursuz bir kuramsal rota belirledi. Eleştirmenleri tarafından bilimsel Marksizme yöneltilen eleştirileri savuşturmak şöyle dursun, Althusserciler tam olarak, Marksist olmayanlar ve Batı Marksistlerinin aynı şekilde "geleneksel" marksizmin kesin bir şekilde çürütülmesi olarak gördükleri bu alanlar -ideoloji ve politikanın görece özerkliği, epistemolojik rölativizm, toplumsal öznellik ve pratik, sanat ve edebiyatın üretimi ve alımlanması, demokratik halk devleti, kapitalizm öncesi üretim tarzları- üzerinde yoğunlaştı. Kuşkusuz, Yapısal Marksizmin Marksist gelenek içerisinde bir yüzyıl boyunca birikmiş sorunlara kapsamlı ve büyük ölçüde başarılı bir yanıt sunduğunu söylemek abartı olmayacaktır.

Yetmişli yıllarda yaşanan kapitalist birikim krizi ve seksenli yıllar sırasında küresel vahşi kapitalizmin yeniden yapılanması, Althusser'in düşüncesine bir geriye dönüş ve Yapısal Marksizmin etrafını saran zincirlerin gevşemesi için elverişli koşulları yaratmış olabilir. Kapitalizmin can damarlarında gerçekleşen bolluktan az yetinmeye doğru ani değişimi açıklamak için, post-Marksist ve post-modern toplumsal teorinin kuramsal başarısızlıklarını kabul etmek ve Marksist ekonomik nedensellik ve sınıf mücadelesi ilkelerini yeniden canlandırmak dışında çok az seçeneğimiz vardır. Dahası, son on yılın olayları şimdiye dek Marksist toplumsal teorinin yenilenmesine yönelik aşılmaz engeller işlevini gören iki yanılgıyı etkili bir şekilde gözden düşürmüştür: birincisi kapitalizmin bir insan yüzüne ve sınırsız bir eli açıklığa sahip olduğu yanılgısı; ve ikincisi, sosyalizmin bir oligarşik politik diktatörlük tarafından kontrol edilen devlet güdümlü bir ekonomi olduğu yanılgısı. Ne yazık ki birbirine son derece benzeyen bu iki yanılgı hala çağdaş toplumsal teoride birbirini tamamlayan varsayımlar olarak varlığını sürdürmektedir; ortadan kaldırılana kadar, güncel ve tarihi gelişmeleri anlama yeteneğimize engel oluşturmaya devam edeceklerdir.

Althusser ve takipçileri, Batı Marksizmi ve Yeni Solun kuramsal zayıflıklarını ve politik yanılsamalarını amansız bir şekilde eleştirirken aynı zamanda istenççilik ve iktisadiyatçılık çıkmazı arasında yeni ve kusursuz bir kuramsal rota belirledi. Eleştirmenleri tarafından bilimsel Marksizme yöneltilen eleştirileri savuşturmak şöyle dursun, Althusserciler tam olarak, Marksist olmayanlar ve Batı Marksistlerinin aynı şekilde "geleneksel" marksizmin kesin bir şekilde çürütülmesi olarak gördükleri bu alanlar -ideoloji ve politikanın görece özerkliği, epistemolojik rölativizm, toplumsal öznellik ve pratik, sanat ve edebiyatın üretimi ve alımlanması, demokratik halk devleti, kapitalizm öncesi üretim tarzları- üzerinde yoğunlaştı. Kuşkusuz, Yapısal Marksizmin Marksist gelenek içerisinde bir yüzyıl boyunca birikmiş sorunlara kapsamlı ve büyük ölçüde başarılı bir yanıt sunduğunu söylemek abartı olmayacaktır.

Yetmişli yıllarda yaşanan kapitalist birikim krizi ve seksenli yıllar sırasında küresel vahşi kapitalizmin yeniden yapılanması, Althusser'in düşüncesine bir geriye dönüş ve Yapısal Marksizmin etrafını saran zincirlerin gevşemesi için elverişli koşulları yaratmış olabilir. Kapitalizmin can damarlarında gerçekleşen bolluktan az yetinmeye doğru ani değişimi açıklamak için, post-Marksist ve post-modern toplumsal teorinin kuramsal başarısızlıklarını kabul etmek ve Marksist ekonomik nedensellik ve sınıf mücadelesi ilkelerini yeniden canlandırmak dışında çok az seçeneğimiz vardır. Dahası, son on yılın olayları şimdiye dek Marksist toplumsal teorinin yenilenmesine yönelik aşılmaz engeller işlevini gören iki yanılgıyı etkili bir şekilde gözden düşürmüştür: birincisi kapitalizmin bir insan yüzüne ve sınırsız bir eli açıklığa sahip olduğu yanılgısı; ve ikincisi, sosyalizmin bir oligarşik politik diktatörlük tarafından kontrol edilen devlet güdümlü bir ekonomi olduğu yanılgısı. Ne yazık ki birbirine son derece benzeyen bu iki yanılgı hala çağdaş toplumsal teoride birbirini tamamlayan varsayımlar olarak varlığını sürdürmektedir; ortadan kaldırılana kadar, güncel ve tarihi gelişmeleri anlama yeteneğimize engel oluşturmaya devam edeceklerdir.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat