Yönetim bilgisi bir sosyal bilim olarak 19. yüzyılın sonlarında ABD'de (Amerika Birleşik Devletleri) doğmuş ve “yönetim bilimi” ve “kamu yönetimi” adlarını da burada almıştır. Doğal olarak kamu yönetiminin, bu doğuştan önce ABD'de yönetim alanında yaşanan gelişmelerle güçlü bir bağı vardır. Koloni olarak kurulan ve sonradan bir araya gelerek ABD'yi oluşturan eyaletlerin başlangıçta tek amacı, İngiltere'ye karşı bağımsızlık kazanmak olmuştur. Devlet yönetiminin tiranlığa dönüşmesinden korkan eyaletlerin gevşek bir federasyonla birlikte bulunduğu ABD, güçlü bir merkezî yönetimle uzun süre tanışmamıştır. 20. yüzyılın sonuna doğru daha merkezî ve kontrolcü bir yönetime doğru evrilen devlet, yönetim konusunda Avrupa'nın ulus devletlerine göre yetersiz ve bilgisiz kalmıştır. Ancak aşırı büyüyen nüfusu ve ekonomisi ile ABD devleti kendi yönetimini merkezîleştirip güçlendirmek, dolayısıyla bilgisi, örgütü ve personeli ile birlikte baştan kurmak gerekliliği ile karşı karşıya kalmıştır. ABD, nicel ve nitel olarak iki yüzyıldır aralıksız büyüyen devletinin işlevlerini yürütmek için yeni bir bilginin, yönetim bilimi bilgisinin peşine düşmüştür. Böylece Dünya Savaşları sonrasında yönetim bilimi, devletin yönetimi alanında anaakım disiplin haline gelmiştir. ABD'nin 20. yüzyılın ikinci yarısında dünya üzerinde artan egemenliğine paralel olarak yönetim bilimi, Avrupa dâhil dünyanın diğer ülkelerine de yoğun ve sistemli bir biçimde ihraç edilmiştir. Bu kitap, bu yeni bilimin ABD'deki gelişimini ve kökenlerini keşfetmeyi hedeflemiştir. Kitapta yönetim biliminin kökenine dair tartışmalara bilimin doğduğu yerden bir yanıt aranmıştır. Köken bilgisini elde etmek için ABD'nin kuruluşundan I. Dünya Savaşı'na kadar geçen süreç ile bu süreçte yönetim ve devleti etkileyen Kurucu Atalar, federalizm, başkanlık sistemi, Amerikan aydınlanması, merkezîyetçilik tartışmaları, saf burjuva devletinin yükselişi gibi olgu ve gelişmeler analiz edilmiştir.
Yönetim bilgisi bir sosyal bilim olarak 19. yüzyılın sonlarında ABD'de (Amerika Birleşik Devletleri) doğmuş ve “yönetim bilimi” ve “kamu yönetimi” adlarını da burada almıştır. Doğal olarak kamu yönetiminin, bu doğuştan önce ABD'de yönetim alanında yaşanan gelişmelerle güçlü bir bağı vardır. Koloni olarak kurulan ve sonradan bir araya gelerek ABD'yi oluşturan eyaletlerin başlangıçta tek amacı, İngiltere'ye karşı bağımsızlık kazanmak olmuştur. Devlet yönetiminin tiranlığa dönüşmesinden korkan eyaletlerin gevşek bir federasyonla birlikte bulunduğu ABD, güçlü bir merkezî yönetimle uzun süre tanışmamıştır. 20. yüzyılın sonuna doğru daha merkezî ve kontrolcü bir yönetime doğru evrilen devlet, yönetim konusunda Avrupa'nın ulus devletlerine göre yetersiz ve bilgisiz kalmıştır. Ancak aşırı büyüyen nüfusu ve ekonomisi ile ABD devleti kendi yönetimini merkezîleştirip güçlendirmek, dolayısıyla bilgisi, örgütü ve personeli ile birlikte baştan kurmak gerekliliği ile karşı karşıya kalmıştır. ABD, nicel ve nitel olarak iki yüzyıldır aralıksız büyüyen devletinin işlevlerini yürütmek için yeni bir bilginin, yönetim bilimi bilgisinin peşine düşmüştür. Böylece Dünya Savaşları sonrasında yönetim bilimi, devletin yönetimi alanında anaakım disiplin haline gelmiştir. ABD'nin 20. yüzyılın ikinci yarısında dünya üzerinde artan egemenliğine paralel olarak yönetim bilimi, Avrupa dâhil dünyanın diğer ülkelerine de yoğun ve sistemli bir biçimde ihraç edilmiştir. Bu kitap, bu yeni bilimin ABD'deki gelişimini ve kökenlerini keşfetmeyi hedeflemiştir. Kitapta yönetim biliminin kökenine dair tartışmalara bilimin doğduğu yerden bir yanıt aranmıştır. Köken bilgisini elde etmek için ABD'nin kuruluşundan I. Dünya Savaşı'na kadar geçen süreç ile bu süreçte yönetim ve devleti etkileyen Kurucu Atalar, federalizm, başkanlık sistemi, Amerikan aydınlanması, merkezîyetçilik tartışmaları, saf burjuva devletinin yükselişi gibi olgu ve gelişmeler analiz edilmiştir.