Ana

Stok Kodu:
9786257268240
Boyut:
13.50x21.00
Sayfa Sayısı:
298
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2020-10
Çeviren:
Pınar Garan
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
%25 indirimli
48,51
36,38
9786257268240
707886
Ana
Ana
36.38

“...Kimi zaman ana babalar oğlanlarını bir duvar dibinde ya da meyhanede içmiş olarak bulurlar, kaldırıp eve getirirlerdi. Sızan oğlan epey dayak ve küfür yerdi. Onu az çok dikkatlice yatırırlardı. Ertesi sabah düdük sinirli sinirli böğürmeye başlayınca onu erkenden kaldırıp işe göndermek gerekecekti çünkü.

Oğlanlar çok dayak yer hakarete uğrarlardı, ama kafayı çekip çekip kavgaya tutuşmalarını yaşlılar gençlerin hakkı sayarlardı. Onlarda gençliklerinde sarhoş olup dövüşmüşlerdi. Onlarda ana babalarından dayak yemişlerdi. Yaşamları böyle geçerdi. Bulanık bir su gibi ağır ağır ve hiç durmadan akan yıllar birbiri ardından sürüklenir giderdi. Her geçen gün aynı düşünce ve davranış alışkanlıklarından eski ve inatçı alışkanlıklardan yapılırdı. Kimse bu durumu değiştirme gereksimi duymazdı.

Kimi zaman nereden geldikleri bilinmeyen yabancılar görünürdü mahallede. Önce yabancı oldukları için dikkati çekerlerdi, sonra çalıştıkları yerlerden bahsedip biraz merak uyandırırlardı. Daha sonra yeni bir şey görmenin çekiciliği aşınır, silinir giderdi. Anlattıkları şeyler, işçinin yaşantısı nereye gidersen git aynı olduğunun kanıtıydı. Öyleyse bu yaşantıdan söz etmenin ne anlamı var?...”

“...Kimi zaman ana babalar oğlanlarını bir duvar dibinde ya da meyhanede içmiş olarak bulurlar, kaldırıp eve getirirlerdi. Sızan oğlan epey dayak ve küfür yerdi. Onu az çok dikkatlice yatırırlardı. Ertesi sabah düdük sinirli sinirli böğürmeye başlayınca onu erkenden kaldırıp işe göndermek gerekecekti çünkü.

Oğlanlar çok dayak yer hakarete uğrarlardı, ama kafayı çekip çekip kavgaya tutuşmalarını yaşlılar gençlerin hakkı sayarlardı. Onlarda gençliklerinde sarhoş olup dövüşmüşlerdi. Onlarda ana babalarından dayak yemişlerdi. Yaşamları böyle geçerdi. Bulanık bir su gibi ağır ağır ve hiç durmadan akan yıllar birbiri ardından sürüklenir giderdi. Her geçen gün aynı düşünce ve davranış alışkanlıklarından eski ve inatçı alışkanlıklardan yapılırdı. Kimse bu durumu değiştirme gereksimi duymazdı.

Kimi zaman nereden geldikleri bilinmeyen yabancılar görünürdü mahallede. Önce yabancı oldukları için dikkati çekerlerdi, sonra çalıştıkları yerlerden bahsedip biraz merak uyandırırlardı. Daha sonra yeni bir şey görmenin çekiciliği aşınır, silinir giderdi. Anlattıkları şeyler, işçinin yaşantısı nereye gidersen git aynı olduğunun kanıtıydı. Öyleyse bu yaşantıdan söz etmenin ne anlamı var?...”

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat