19. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı coğrafyası hayli karışıktır. Bir taraftan yaşanan Balkan ve Rus harpleri diğer taraftan Osmanlı Devleti'nin modern çağa ayak uydurma çabaları ortaya kaosla dolu bir görüntü çıkarmaktadır. Balkan milletlerinin ayaklanmaları, her bir milletin bağımsız bir devlet olma arzusu, büyük devletlerin Osmanlı Devleti'nin iç işlerine müdahaleleri, durumu daha da içinden çıkılmaz hale getirmektedir. Bu karmaşa içerisinde Balkanlar üzerinden Anadolu'ya seyahat etmiş bulunan Henry C. Barkley, aslında bir demiryolu mühendisidir. Balkanlar'da demiryolu döşenmesi işinde görev alan Barkley, Osmanlı coğrafyası özellikle de Anadolu ve Balkanlar'a yaptığı gezilerle ilgili günlükler tutmaya başlar. Notlarının yayınlaması için yayınevlerinden yoğun teklifler alır ve kitabı 1891 yılında Londra'da basılır.
Kitabında tarafsız olmaya çalışsa da Barkley, zaman zaman Batılı bilinçaltının su yüzüne çıkmasına engel olamaz. Osmanlı ülkesinde gördüğü hata, kusur ve eksiklikleri acımasızca eleştirirken gözlemlerini olduğu gibi aktarmaya özen gösterir. Gözlemlerine güvenilen ancak yorumlarına ihtiyatlı yaklaşılması gereken yazar, dönemin günlük hayatına ilişkin çarpıcı bilgiler aktarmaktadır.
19. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı coğrafyası hayli karışıktır. Bir taraftan yaşanan Balkan ve Rus harpleri diğer taraftan Osmanlı Devleti'nin modern çağa ayak uydurma çabaları ortaya kaosla dolu bir görüntü çıkarmaktadır. Balkan milletlerinin ayaklanmaları, her bir milletin bağımsız bir devlet olma arzusu, büyük devletlerin Osmanlı Devleti'nin iç işlerine müdahaleleri, durumu daha da içinden çıkılmaz hale getirmektedir. Bu karmaşa içerisinde Balkanlar üzerinden Anadolu'ya seyahat etmiş bulunan Henry C. Barkley, aslında bir demiryolu mühendisidir. Balkanlar'da demiryolu döşenmesi işinde görev alan Barkley, Osmanlı coğrafyası özellikle de Anadolu ve Balkanlar'a yaptığı gezilerle ilgili günlükler tutmaya başlar. Notlarının yayınlaması için yayınevlerinden yoğun teklifler alır ve kitabı 1891 yılında Londra'da basılır.
Kitabında tarafsız olmaya çalışsa da Barkley, zaman zaman Batılı bilinçaltının su yüzüne çıkmasına engel olamaz. Osmanlı ülkesinde gördüğü hata, kusur ve eksiklikleri acımasızca eleştirirken gözlemlerini olduğu gibi aktarmaya özen gösterir. Gözlemlerine güvenilen ancak yorumlarına ihtiyatlı yaklaşılması gereken yazar, dönemin günlük hayatına ilişkin çarpıcı bilgiler aktarmaktadır.