Bu kitapta anayasal teori demokratik teorinin bir karşıtı değil, aksine tarihsel bir çıktısı olarak ele alınıyor. Mustafa Bayram Mısır, anayasal tasarım teorisini tasarımcıların anayasa mühendisliği projesinin aksi yönde, demokratik anayasal teorinin uygulanması ya da aynı anlama gelmek üzere pratikte sınanması olarak tarihselleştirerek, anayasal tasarımın demokratik teorisi olarak yeniden kurmayı öneriyor. Anayasa mühendislerine toplumsal özyönetim düşüncesi ile barışık komünal ve federatif erke dayalı yeni bir anayasa teorisi, okura “eşitçe özgür” yeni bir anayasal bakış açısı sunmayı deniyor.
Mısır, anayasal tasarımın demokratik teorisini, anayasalı bir toplum ile anayasalı olmayan toplum arasındaki ayrımları devrim teorisi ile belirgin kılarak, Duguitci kamu hizmeti ve objektif hukuk görüşü temelinde geliştiriyor. Yazara göre Antik demokrasi, modern demokrasinin asli bir kaynağıdır; anayasalı bir toplumda anayasayı geliştirmeye ya da anayasasız toplumda ise anayasayı yapmaya katılacak çağımızın toplumsal hareketlerine de, örneğin, “kura”, “katılımcı bütçe” gibi yeni anayasal kurumsal mekanizmaları sınırlı sayılı olmaksızın çoğulluğu içinde işaret ediyor.
Anayasa tartışmalarının eksik olmadığı ülkemizde, ana akım bir anayasa teorisini tarihsel materyalist perspektiften ele alan bu eserin, önemli bir teorik katkı, bir program taslağına giriş önerisi olarak görülmesini umuyoruz.
Bu kitapta anayasal teori demokratik teorinin bir karşıtı değil, aksine tarihsel bir çıktısı olarak ele alınıyor. Mustafa Bayram Mısır, anayasal tasarım teorisini tasarımcıların anayasa mühendisliği projesinin aksi yönde, demokratik anayasal teorinin uygulanması ya da aynı anlama gelmek üzere pratikte sınanması olarak tarihselleştirerek, anayasal tasarımın demokratik teorisi olarak yeniden kurmayı öneriyor. Anayasa mühendislerine toplumsal özyönetim düşüncesi ile barışık komünal ve federatif erke dayalı yeni bir anayasa teorisi, okura “eşitçe özgür” yeni bir anayasal bakış açısı sunmayı deniyor.
Mısır, anayasal tasarımın demokratik teorisini, anayasalı bir toplum ile anayasalı olmayan toplum arasındaki ayrımları devrim teorisi ile belirgin kılarak, Duguitci kamu hizmeti ve objektif hukuk görüşü temelinde geliştiriyor. Yazara göre Antik demokrasi, modern demokrasinin asli bir kaynağıdır; anayasalı bir toplumda anayasayı geliştirmeye ya da anayasasız toplumda ise anayasayı yapmaya katılacak çağımızın toplumsal hareketlerine de, örneğin, “kura”, “katılımcı bütçe” gibi yeni anayasal kurumsal mekanizmaları sınırlı sayılı olmaksızın çoğulluğu içinde işaret ediyor.
Anayasa tartışmalarının eksik olmadığı ülkemizde, ana akım bir anayasa teorisini tarihsel materyalist perspektiften ele alan bu eserin, önemli bir teorik katkı, bir program taslağına giriş önerisi olarak görülmesini umuyoruz.