2012 yılında 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun yürürlüğe girmesiyle birlikte, anonim ortaklıklar hukukuna özgü sorumluluk hukuku ciddi bir reforma uğramıştır. Yönetim kurulu üyelerinin birlikte verdikleri zararlar sebebiyle müteselsil sorumlu olduklarını kabul eden, ancak bireysel indirim sebeplerinin dış ilişkide ileri sürülmesine izin vermeyen mutlak teselsül anlayışı terk edilerek, her sorumlunun bireysel indirim sebeplerini dış ilişkide ileri sürebildiği ve zararın kendisine atfedilebilir kısmından sorumlu olduğu farklılaştırılmış teselsül sistemi benimsenmiştir.
Bu eser, hukukumuz açısından yeni bir kavram olan farklılaştırılmış teselsül sistemi uyarınca yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarının hangi kurallar çerçevesinde belirleneceğini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu çalışmada farklılaştırılmış teselsül ilkesinin kaynağı olan İsviçre hukuku doktrini ve yargı kararlarından da faydalanılmıştır.
2012 yılında 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun yürürlüğe girmesiyle birlikte, anonim ortaklıklar hukukuna özgü sorumluluk hukuku ciddi bir reforma uğramıştır. Yönetim kurulu üyelerinin birlikte verdikleri zararlar sebebiyle müteselsil sorumlu olduklarını kabul eden, ancak bireysel indirim sebeplerinin dış ilişkide ileri sürülmesine izin vermeyen mutlak teselsül anlayışı terk edilerek, her sorumlunun bireysel indirim sebeplerini dış ilişkide ileri sürebildiği ve zararın kendisine atfedilebilir kısmından sorumlu olduğu farklılaştırılmış teselsül sistemi benimsenmiştir.
Bu eser, hukukumuz açısından yeni bir kavram olan farklılaştırılmış teselsül sistemi uyarınca yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarının hangi kurallar çerçevesinde belirleneceğini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu çalışmada farklılaştırılmış teselsül ilkesinin kaynağı olan İsviçre hukuku doktrini ve yargı kararlarından da faydalanılmıştır.