Felsefe yapısı gereği antropontolojiktir; felsefe ancak insan varoluşuyla “kendisi” olmaktadır.
“Felsefenin Gör Dediği” ana başlığı altında yayımlanan Antropontoloji ya da İnsan-Varlıkbilgisi çerçevesinde, insan ile felsefe arasındaki “arada olma” ortak paydasından yola çıkılarak, felsefenin doğasıyla insanın doğası arasında ya da insanın doğasıyla felsefenin doğası arasında bağ kuruluyor ve felsefenin varolana yönelttiği keskin bakışın sonucunda görülenlerin neler olduğu ortaya konuyor. Felsefe keskin bakışını her şeyden önce kendine yöneltiyor; bu bağlamdaki yönelmenin sonucunda arada olanın, aynı zamanda da doğası kendisi gibi olana, arada olana yönelen bir bilme etkinliği olduğu anlaşılıyor. Bu çalışmanın ana savı, arada olan bir etkinlik olarak felsefenin temel disiplininin antropontoloji, insan-varlıkbilgisi ya da insan-ontolojisi olduğudur.
Betül Çotuksöken önceki çalışmalarında sürekli yöneldiği dışdünya-düşünme-dil ve insan-dünya-bilgi ilişkilerini bu kez antropontolojik yaklaşımla ele alıyor.
Felsefe yapısı gereği antropontolojiktir; felsefe ancak insan varoluşuyla “kendisi” olmaktadır.
“Felsefenin Gör Dediği” ana başlığı altında yayımlanan Antropontoloji ya da İnsan-Varlıkbilgisi çerçevesinde, insan ile felsefe arasındaki “arada olma” ortak paydasından yola çıkılarak, felsefenin doğasıyla insanın doğası arasında ya da insanın doğasıyla felsefenin doğası arasında bağ kuruluyor ve felsefenin varolana yönelttiği keskin bakışın sonucunda görülenlerin neler olduğu ortaya konuyor. Felsefe keskin bakışını her şeyden önce kendine yöneltiyor; bu bağlamdaki yönelmenin sonucunda arada olanın, aynı zamanda da doğası kendisi gibi olana, arada olana yönelen bir bilme etkinliği olduğu anlaşılıyor. Bu çalışmanın ana savı, arada olan bir etkinlik olarak felsefenin temel disiplininin antropontoloji, insan-varlıkbilgisi ya da insan-ontolojisi olduğudur.
Betül Çotuksöken önceki çalışmalarında sürekli yöneldiği dışdünya-düşünme-dil ve insan-dünya-bilgi ilişkilerini bu kez antropontolojik yaklaşımla ele alıyor.