"Keşfi Bey gerçekten, doğruca bahçeye girdi ve kalabalığın içinde kayboldu. Zavallı Bihruz Bey de fesini, boyun bağını düzelterek, ayakkabılarının tozunu arabacısına aldırdı; sonra da yerine rahatça yerleşti, landonun gelişini beklemeye başladı..."
1899'da Servet-i Fünun dergisinde yayınlanmaya başlayan eser, o dönemde bir hastalık halinde olan 'alafranga hayat özentisi' ışığında, hamedilmemiş batılı görünme havasıyla şaşkın gençlerin, hem kendilerini hem de ailelerini nasıl sarstıklarını anlatır.
Romanın hiç kullanılmayan adı vardır: 'Bihruz Bey'in Aşıklığı'.
Babadan kalma servetin, batılı yaşayışa özenerek pervasızca harcayan ve küçük yaştan beri yanlış yolda eğitilen bir gencin mahvoluş aşkıdır anlatılan...
Sosyal bir konuyu değişik bakış açılarıyla ele alan Recaizade Mahmut Ekrem, her iki isimde de sezilen alay havasına, önsözde "(Muhsin Bey) Hikayesi erbab-ı mütalaaca (okuyucularca) ağlanacak şeylerden görülmüş olduğu halde, bu (Araba Sevdası) gülünecek hallerden addolunsa gerektir" der.
"Keşfi Bey gerçekten, doğruca bahçeye girdi ve kalabalığın içinde kayboldu. Zavallı Bihruz Bey de fesini, boyun bağını düzelterek, ayakkabılarının tozunu arabacısına aldırdı; sonra da yerine rahatça yerleşti, landonun gelişini beklemeye başladı..."
1899'da Servet-i Fünun dergisinde yayınlanmaya başlayan eser, o dönemde bir hastalık halinde olan 'alafranga hayat özentisi' ışığında, hamedilmemiş batılı görünme havasıyla şaşkın gençlerin, hem kendilerini hem de ailelerini nasıl sarstıklarını anlatır.
Romanın hiç kullanılmayan adı vardır: 'Bihruz Bey'in Aşıklığı'.
Babadan kalma servetin, batılı yaşayışa özenerek pervasızca harcayan ve küçük yaştan beri yanlış yolda eğitilen bir gencin mahvoluş aşkıdır anlatılan...
Sosyal bir konuyu değişik bakış açılarıyla ele alan Recaizade Mahmut Ekrem, her iki isimde de sezilen alay havasına, önsözde "(Muhsin Bey) Hikayesi erbab-ı mütalaaca (okuyucularca) ağlanacak şeylerden görülmüş olduğu halde, bu (Araba Sevdası) gülünecek hallerden addolunsa gerektir" der.