Şam doğumlu ve Arap kökenli bir Osmanlı… İktidara sadık eski bir aileden gelen ve Beyrut'taki Fransız Lazarist Koleji'nde öğrenim görmüş bir Suriyeli… Arapça, Türkçe ve Fransızcayı kusursuz konuşan bir devlet görevlisi… 1895'te Yıldız Sarayı'na alınan Sultan Abdülhamid'in Mabeyn İkinci Kâtibi… Dönemin kimi gözlemcilerine göre sokulgan, mütevazı ve güleryüzlü bir adam; kimilerine göre ise gözü kara, entrikacı ve mayası bozuk bir kişi… Yetenekli, kurnaz, tüm tanıklıkların ittifak ettiği şekilde fevkalâde zeki ve çalışkan bir saray mensubu… Fransa Cumhuriyeti'nden Alman Oldenburg Dükalığı'na, İran Şahlığı'ndan Bulgaristan Emareti'ne kadar birçok ülkeden nişan sahibi… Yıldız Sarayı'ndaki “Arap ekolü”nün en nüfuzlu üyesi… Saraydaki “mutlak kudret”; sadece sarayda değil, imparatorluğun tüm işlerinde nüfuz sahibi… Sultan'ın mabeyncisi, bendegânı, vezaret rütbesi sahibi, dönemin belgelerinde geçtiği şekliyle “kurenâ-yı cenâb-ı pâdişâhîden devletlü İzzet Paşa hazretleri”… Sultan Hamid'in kara kutusu, sırdaşı, danışmanı, gözdesi, gözü, kulağı, dili, adeta devrin ikinci sultanı…
Sultan II. Abdülhamid döneminde, 1895-1908 yılları arasında Yıldız Sarayı'nda Mabeyn İkinci Kâtipliği görevinde bulunmuş Arap İzzet Paşa denince, böyle bir profil karşımıza çıkıyor. Kuşkusuz ilk bakışta anlaşılacağı gibi, karşımızda sıradan bir İkinci Kâtip profilinden çok daha fazlası mevcut. 1852 yılında Şam'da dünyaya gelmiş olan İzzet Paşa, devletin çeşitli kademelerinde hizmet ettikten sonra 1895 yılında Sultan Abdülhamid'in hizmetine girmiştir. İzzet Paşa çok hareketli bir hayat yaşamış, Sultan Abdülhamid'in yanında ve en yakın adamı olarak bulunduğu on üç yıllık zaman diliminde Osmanlı İmparatorluğu'nun mukadderatına yön vermiş, birçok önemli olaya şahit olmuş ve bir hayli badireden sonra Meşrutiyet'te Avrupa'ya kaçarak yurtdışında bir müddet daha yaşamıştır. Çalışmada Sultan Abdülhamid'in bu yakın adamının hareketli hayatından kesitler bulacaksınız.
Şam doğumlu ve Arap kökenli bir Osmanlı… İktidara sadık eski bir aileden gelen ve Beyrut'taki Fransız Lazarist Koleji'nde öğrenim görmüş bir Suriyeli… Arapça, Türkçe ve Fransızcayı kusursuz konuşan bir devlet görevlisi… 1895'te Yıldız Sarayı'na alınan Sultan Abdülhamid'in Mabeyn İkinci Kâtibi… Dönemin kimi gözlemcilerine göre sokulgan, mütevazı ve güleryüzlü bir adam; kimilerine göre ise gözü kara, entrikacı ve mayası bozuk bir kişi… Yetenekli, kurnaz, tüm tanıklıkların ittifak ettiği şekilde fevkalâde zeki ve çalışkan bir saray mensubu… Fransa Cumhuriyeti'nden Alman Oldenburg Dükalığı'na, İran Şahlığı'ndan Bulgaristan Emareti'ne kadar birçok ülkeden nişan sahibi… Yıldız Sarayı'ndaki “Arap ekolü”nün en nüfuzlu üyesi… Saraydaki “mutlak kudret”; sadece sarayda değil, imparatorluğun tüm işlerinde nüfuz sahibi… Sultan'ın mabeyncisi, bendegânı, vezaret rütbesi sahibi, dönemin belgelerinde geçtiği şekliyle “kurenâ-yı cenâb-ı pâdişâhîden devletlü İzzet Paşa hazretleri”… Sultan Hamid'in kara kutusu, sırdaşı, danışmanı, gözdesi, gözü, kulağı, dili, adeta devrin ikinci sultanı…
Sultan II. Abdülhamid döneminde, 1895-1908 yılları arasında Yıldız Sarayı'nda Mabeyn İkinci Kâtipliği görevinde bulunmuş Arap İzzet Paşa denince, böyle bir profil karşımıza çıkıyor. Kuşkusuz ilk bakışta anlaşılacağı gibi, karşımızda sıradan bir İkinci Kâtip profilinden çok daha fazlası mevcut. 1852 yılında Şam'da dünyaya gelmiş olan İzzet Paşa, devletin çeşitli kademelerinde hizmet ettikten sonra 1895 yılında Sultan Abdülhamid'in hizmetine girmiştir. İzzet Paşa çok hareketli bir hayat yaşamış, Sultan Abdülhamid'in yanında ve en yakın adamı olarak bulunduğu on üç yıllık zaman diliminde Osmanlı İmparatorluğu'nun mukadderatına yön vermiş, birçok önemli olaya şahit olmuş ve bir hayli badireden sonra Meşrutiyet'te Avrupa'ya kaçarak yurtdışında bir müddet daha yaşamıştır. Çalışmada Sultan Abdülhamid'in bu yakın adamının hareketli hayatından kesitler bulacaksınız.