"Kayboldum! Kendimi anlamaya çalışırken, bu karmaşanın ve sonsuz beyazlığın ufkunda kayboldum. Önceleri kendimi bile önemsemeden yürürken sonraları üşümeye, yorulmaya ve sorgulamaya başladım. Sokak lambaları birer birer sönerken, tıpkı umutlarım gibi gece de sise teslim olmak üzereydi fakat sonuna kadar direniyor ve bu yıldırıcı soğuğa inat varlığını korumaya gayret gösteriyordu. Eğer mücadelesini bırakırsa içindekileri sonsuz bir karanlığa mahkum edeceğini biliyordu lakin o karanlığın efendisiyken neden kendisiyle bu denli acımasızca bir mücadeleye giriyordu. Parıldayan gökyüzünü kendi içindeki sonsuz karanlığa kıyasla daha umut verici buluyor ve rengârenk doğanın su üzerinde bıraktığı yansımalar, karanlığını bir nebze olsun aydınlatıyor olabilir miydi? Eğer öyleyse, karanlık bile doğan güneşi hasretle bekliyorsa, bu soğuğa ve korkutucu sise teslim olmuyorsa, neden! Neden ben koşar adımlarla aydınlık dediğimiz o ütopyaya ulaşamıyor ve neden mutlak bir inançla düşüncelerimi berraklaştıramıyordum. Her şeye rağmen devam etmeliydim. Karamsar düşüncelerimin esiri olmadan, gerçekliğini sonuna kadar yaşadığım karanlığa bir umut ışığı yakabilmek için, yoluma kaldığım yerden devam etmeliydim."
Mahmut Oymak'ın üçüncü kitabı olan "Arayış", Rusya Lesosibirsk'te geçmektedir. Gerçekliğin dokunulamayacak kadar uzağınıza gizlenmiş düşleri; zihninin en ücra köşelerinde yok olmaya yüz tutmuş mutluluk kıvılcımlarıyla aydınlatmaya çalışırken, kaybolduğu fikir labirentlerindeki görselliğin yansımalarından sık sık bahsetmektedir.
"Kayboldum! Kendimi anlamaya çalışırken, bu karmaşanın ve sonsuz beyazlığın ufkunda kayboldum. Önceleri kendimi bile önemsemeden yürürken sonraları üşümeye, yorulmaya ve sorgulamaya başladım. Sokak lambaları birer birer sönerken, tıpkı umutlarım gibi gece de sise teslim olmak üzereydi fakat sonuna kadar direniyor ve bu yıldırıcı soğuğa inat varlığını korumaya gayret gösteriyordu. Eğer mücadelesini bırakırsa içindekileri sonsuz bir karanlığa mahkum edeceğini biliyordu lakin o karanlığın efendisiyken neden kendisiyle bu denli acımasızca bir mücadeleye giriyordu. Parıldayan gökyüzünü kendi içindeki sonsuz karanlığa kıyasla daha umut verici buluyor ve rengârenk doğanın su üzerinde bıraktığı yansımalar, karanlığını bir nebze olsun aydınlatıyor olabilir miydi? Eğer öyleyse, karanlık bile doğan güneşi hasretle bekliyorsa, bu soğuğa ve korkutucu sise teslim olmuyorsa, neden! Neden ben koşar adımlarla aydınlık dediğimiz o ütopyaya ulaşamıyor ve neden mutlak bir inançla düşüncelerimi berraklaştıramıyordum. Her şeye rağmen devam etmeliydim. Karamsar düşüncelerimin esiri olmadan, gerçekliğini sonuna kadar yaşadığım karanlığa bir umut ışığı yakabilmek için, yoluma kaldığım yerden devam etmeliydim."
Mahmut Oymak'ın üçüncü kitabı olan "Arayış", Rusya Lesosibirsk'te geçmektedir. Gerçekliğin dokunulamayacak kadar uzağınıza gizlenmiş düşleri; zihninin en ücra köşelerinde yok olmaya yüz tutmuş mutluluk kıvılcımlarıyla aydınlatmaya çalışırken, kaybolduğu fikir labirentlerindeki görselliğin yansımalarından sık sık bahsetmektedir.