Şemsiye tutan bakışlarına
Yağmurlu olan benim gözlerim
Eğer hiçi
Hiç'e kimseyim.
Önsözüm;
Onsuzluktur.
Her şiirim
Bir Sayıklama...
Yenilmek için yaşardı insan..
Bir kimse diye kabul görecek olursanız... Her sözün, dul bir yalnızlığa sarıldığı aşkı yaşar mı insan özünde? Yaşadım. Her gece nikâhlandığım bir hatıradan, sabahın ilk ışıklarıyla boşandım. Söken her şafak, çalan her kapı, hayal kırıklığına uğradığım bir sonun kahramanlığını yaptı bu hikâyede. Hep bilenlerden oldum mutluluğu ama bildiğime cahil kesilmeyi seçtim o yok diye. Yarın, öteleyip durduğum bir eylemdi fiilen. Resmen sustum. Yarsızlık dedim, arsızlığıma verdiler yazgımı. Telefonlarımdaki cevapsız aramalar, mesaj kutusu, yollar, insanlar onu kaçırıp durdu benden. Hüsrana en yakışık adımlarla vardım. Dönmeyeceğinden umarsız bekleyebilmiştim onu ve artık saat aşkı acı geçiyordu. Alnımda biriken terin aksine, aklım titretecek kadar üşütüyordu içimi. Görmeliyim dedim. En azından çabalamalıydım. Bir mücadeleydi aşk, yırtık yerlerinden yüreğimin yılmaz cepheler açtığım. Onu görünce de yenilmek için savaştığım. Evet. Yenilmek için savaşırdı insan namlunun ucunda aşkı bulunca. Kurşun sıkmak da neymiş? Doğrultur silahı kendine. Ama dur diyecek kadar cesur değildir sevdiği. Bir umut tetikte bekler parmak, yâr çoktan ateşlemişken elindekini. Ardışık sayıklamalar bırakmıştır düşlerine. O yüreksizliğiyle barışıktır artık, sen ise küskünlüğünle. Gitmiştir... Ve öyle başlamıştır bu hikâye.
Bilal Kızmaz-
Şemsiye tutan bakışlarına
Yağmurlu olan benim gözlerim
Eğer hiçi
Hiç'e kimseyim.
Önsözüm;
Onsuzluktur.
Her şiirim
Bir Sayıklama...
Yenilmek için yaşardı insan..
Bir kimse diye kabul görecek olursanız... Her sözün, dul bir yalnızlığa sarıldığı aşkı yaşar mı insan özünde? Yaşadım. Her gece nikâhlandığım bir hatıradan, sabahın ilk ışıklarıyla boşandım. Söken her şafak, çalan her kapı, hayal kırıklığına uğradığım bir sonun kahramanlığını yaptı bu hikâyede. Hep bilenlerden oldum mutluluğu ama bildiğime cahil kesilmeyi seçtim o yok diye. Yarın, öteleyip durduğum bir eylemdi fiilen. Resmen sustum. Yarsızlık dedim, arsızlığıma verdiler yazgımı. Telefonlarımdaki cevapsız aramalar, mesaj kutusu, yollar, insanlar onu kaçırıp durdu benden. Hüsrana en yakışık adımlarla vardım. Dönmeyeceğinden umarsız bekleyebilmiştim onu ve artık saat aşkı acı geçiyordu. Alnımda biriken terin aksine, aklım titretecek kadar üşütüyordu içimi. Görmeliyim dedim. En azından çabalamalıydım. Bir mücadeleydi aşk, yırtık yerlerinden yüreğimin yılmaz cepheler açtığım. Onu görünce de yenilmek için savaştığım. Evet. Yenilmek için savaşırdı insan namlunun ucunda aşkı bulunca. Kurşun sıkmak da neymiş? Doğrultur silahı kendine. Ama dur diyecek kadar cesur değildir sevdiği. Bir umut tetikte bekler parmak, yâr çoktan ateşlemişken elindekini. Ardışık sayıklamalar bırakmıştır düşlerine. O yüreksizliğiyle barışıktır artık, sen ise küskünlüğünle. Gitmiştir... Ve öyle başlamıştır bu hikâye.
Bilal Kızmaz-