Muhteşem bir tarihi roman...
“Ben İmparator Konstantin! Sezarların oğluyum. Fırıncıyım, balıkçıyım, keşişim, tacirim.
Ben bir askerim. Romalıyım.
Yunanım. İki bin yaşındayım. Özgürlük içinde daha dün doğdum.
Ey Türk, bu benim şehrim! Alabiliyorsan al!”
“Ben Türküm. Bir köylünün çıplak ayaklarıyla, bir Anadolu insanının çarıklarıyla geliyorum.
Ölüme meydan okuyan akıncıların çılgın naraları ve savaşmanın yüzlerce yolunu bilen yeniçerilerin ölçülü adımlarıyla geliyorum. Bir pala, bir tırpan ve bir mızrak tutuyorum. Parmaklarımla yayın kirişini gerdim. Elimde ise ortalığı cehenneme çevirecek bir fitil var.
Ben Türküm. Benim gibi binlercesi var burada. Şehrini almak için buradayım.”
Yıl 1453… Çökmekte olan bir imparatorluk ve surların ardında harabeye dönen bir şehir…
Muhteşem bir tarihi roman...
“Ben İmparator Konstantin! Sezarların oğluyum. Fırıncıyım, balıkçıyım, keşişim, tacirim.
Ben bir askerim. Romalıyım.
Yunanım. İki bin yaşındayım. Özgürlük içinde daha dün doğdum.
Ey Türk, bu benim şehrim! Alabiliyorsan al!”
“Ben Türküm. Bir köylünün çıplak ayaklarıyla, bir Anadolu insanının çarıklarıyla geliyorum.
Ölüme meydan okuyan akıncıların çılgın naraları ve savaşmanın yüzlerce yolunu bilen yeniçerilerin ölçülü adımlarıyla geliyorum. Bir pala, bir tırpan ve bir mızrak tutuyorum. Parmaklarımla yayın kirişini gerdim. Elimde ise ortalığı cehenneme çevirecek bir fitil var.
Ben Türküm. Benim gibi binlercesi var burada. Şehrini almak için buradayım.”
Yıl 1453… Çökmekte olan bir imparatorluk ve surların ardında harabeye dönen bir şehir…