"Oysa 1998 yılının sonbaharında, Erciyes Dağı'nın güneybatısında bulunan sıradan bir dağın ev sahipliği yaptığı bir mağarada, tek hamlede kalbine saplanan hançerle öldürülmüş bir adamın haberini hiçbir gazete okuyucusu göremedi. Hiçbir gazetenin herhangi bir sayfasında, öldürülen adamın uluslararası ticaret yapan, milyon dolarlık bütçesi olan önemli bir şirketin sahibi olduğunu, üzerinden üç farklı ülkeye ait vatandaşlık kimliğinin çıktığı haberini de göremedi, okuyucular. Okuyucuların haber olarak göremediği en önemli detaylardan biri ise öldürülen adamın kalbine saplanan hançerin, asırlar öncesinde yapılmış, özel yapım bir Haşhaşi hançeri olduğuydu.
1998 yılının Kasım ayında mağarada işlenen cinayet ile ilgili herhangi bir haber, ulusal ya da yerel hiçbir gazetede yer almasa da, o gün..."
"Oysa 1998 yılının sonbaharında, Erciyes Dağı'nın güneybatısında bulunan sıradan bir dağın ev sahipliği yaptığı bir mağarada, tek hamlede kalbine saplanan hançerle öldürülmüş bir adamın haberini hiçbir gazete okuyucusu göremedi. Hiçbir gazetenin herhangi bir sayfasında, öldürülen adamın uluslararası ticaret yapan, milyon dolarlık bütçesi olan önemli bir şirketin sahibi olduğunu, üzerinden üç farklı ülkeye ait vatandaşlık kimliğinin çıktığı haberini de göremedi, okuyucular. Okuyucuların haber olarak göremediği en önemli detaylardan biri ise öldürülen adamın kalbine saplanan hançerin, asırlar öncesinde yapılmış, özel yapım bir Haşhaşi hançeri olduğuydu.
1998 yılının Kasım ayında mağarada işlenen cinayet ile ilgili herhangi bir haber, ulusal ya da yerel hiçbir gazetede yer almasa da, o gün..."