İnsan yaşamı, bir bilinmezle denize açılan yelkenli gibi, denizin, suyun ve rüzgârın bizi nereye ve ne şekilde götüreceğini bilmeden yolculuğu devam eden bir süreç. Bu yaşam sürecinde yaptığımız her şey, karşılaştığımız ve tecrübe kazandığımızı zannettiğimiz her şey bize yardım eder bazen de “zannettiğimiz” için yanlış bir şekle yönlendirir.
Sevgiyi bilmeden ve onun verdiği enerjiyi tatmadan yaşayan insan sönük bir muma benzer. Kendisine doğumda verilen yaradılış ışığı ve nuru ancak sevgiyi kazandıktan ve onu uyguladıktan sonra ışıldamaya ve çevresine de ışık vermeye başlar. Bu ışık ise ancak Allah sevgisi ile bütünleştiğinde kendisini gösterir. Bu ışığa ve bu ışın getirdiklerine insan bizzat kendisi de tanık olacaktır.
İnsan yaşamı, bir bilinmezle denize açılan yelkenli gibi, denizin, suyun ve rüzgârın bizi nereye ve ne şekilde götüreceğini bilmeden yolculuğu devam eden bir süreç. Bu yaşam sürecinde yaptığımız her şey, karşılaştığımız ve tecrübe kazandığımızı zannettiğimiz her şey bize yardım eder bazen de “zannettiğimiz” için yanlış bir şekle yönlendirir.
Sevgiyi bilmeden ve onun verdiği enerjiyi tatmadan yaşayan insan sönük bir muma benzer. Kendisine doğumda verilen yaradılış ışığı ve nuru ancak sevgiyi kazandıktan ve onu uyguladıktan sonra ışıldamaya ve çevresine de ışık vermeye başlar. Bu ışık ise ancak Allah sevgisi ile bütünleştiğinde kendisini gösterir. Bu ışığa ve bu ışın getirdiklerine insan bizzat kendisi de tanık olacaktır.