Hegel'in “iyimserci usçuluk” anlayışına karşı temellendirdiği “kötümserci istenç felsefesi”yle, Tolstoy ile Conrad'dan Thomas Hardy'e, Proust ile Wagner'den Thomas Mann'a, Nietzsche ile Freud'dan Wittgenstein'a dek kendisinden sonraki pek çok yazar, sanatçı ve filozof üstünde derin etkiler bırakmış “Kant sonrası” Alman filozofu.
Schopenhauer'un yazma biçeminin özellikle her biri ayrı bir yazın ustası olan Alman filozoflar arasında ayrı bir yeri ve değeri vardır. Nitekim filozof yapıtlarını dönemin klişeleşmiş söyleme biçimlerinden, yerleşik ağızlarından, bulanık felsefe deyişlerden bütünüyle uzakta, gündelik dilin yalın, duru açık seçildiğiyle kaleme almıştır. Çoğu yazın kuramcısına göre, getirdiği yazınsal yeniliklerle yeni bir yazın biçeminin muştulayıcısı olan Schopenhauer, “sözlü saldın dili”ni olağanüstü birgüzellikte kullanmıştır. Bu bağlamda geliştirdiği yazınsal yeniliklerin kaynağında, duyduğu öfkeyi alabildiğine değişik yollarla dile dökme isteğinin yattığı söylene bilir.
Hegel'in “iyimserci usçuluk” anlayışına karşı temellendirdiği “kötümserci istenç felsefesi”yle, Tolstoy ile Conrad'dan Thomas Hardy'e, Proust ile Wagner'den Thomas Mann'a, Nietzsche ile Freud'dan Wittgenstein'a dek kendisinden sonraki pek çok yazar, sanatçı ve filozof üstünde derin etkiler bırakmış “Kant sonrası” Alman filozofu.
Schopenhauer'un yazma biçeminin özellikle her biri ayrı bir yazın ustası olan Alman filozoflar arasında ayrı bir yeri ve değeri vardır. Nitekim filozof yapıtlarını dönemin klişeleşmiş söyleme biçimlerinden, yerleşik ağızlarından, bulanık felsefe deyişlerden bütünüyle uzakta, gündelik dilin yalın, duru açık seçildiğiyle kaleme almıştır. Çoğu yazın kuramcısına göre, getirdiği yazınsal yeniliklerle yeni bir yazın biçeminin muştulayıcısı olan Schopenhauer, “sözlü saldın dili”ni olağanüstü birgüzellikte kullanmıştır. Bu bağlamda geliştirdiği yazınsal yeniliklerin kaynağında, duyduğu öfkeyi alabildiğine değişik yollarla dile dökme isteğinin yattığı söylene bilir.