“Aşık olmak için aceleye gerek yok, ölmek için çok erken…”
Gündelik yaşamda, filmlerde veya dizilerde aynı kadına aşık iki erkeği veya aynı erkeğe aşık iki kadını çok duymuş, görmüş ve izlemişizdir. Bu kitapta durum farklı. Bir kalpte, aynı anda iki aşk! Olmaz demeyin! Kalbiniz birçok acıyı ve sevgiyi birlikte kaldırırken iki aşkı çok görmeyin. Hep güneşi veya ayı tutulurken gördük. Tutkuların beyinle kalp arasına girip yaptığı ‘kalp tutulması'nı hep es geçtik. Ama yine de sevmeye devam ettik… Ergenlikten yeni çıkmış ve üniversiteye ilk adımını atmış acemi ve titiz bir genç. Birçoğumuzun aynı yaşlarda yaşadığı, yaşattığı duygular... Üniversite hayatında, herkesin başına gelen türden kesitlerle birlikte aşka ilk adımında yaşadığı hayal kırıklıklarının, sonraki ilişkilerini etkilemesi. Kararsızlığından dolayı iki kalp arasında kalıp ikisini de idare etmesi ve iki kişiyi aynı anda sevmesi. En zoru da birini tercih edecek olması. Siz olsanız hangisini tercih ederdiniz? “Hoşçakal diyebilmeliydik belki de boşça bakakalmadan…”
“Aşık olmak için aceleye gerek yok, ölmek için çok erken…”
Gündelik yaşamda, filmlerde veya dizilerde aynı kadına aşık iki erkeği veya aynı erkeğe aşık iki kadını çok duymuş, görmüş ve izlemişizdir. Bu kitapta durum farklı. Bir kalpte, aynı anda iki aşk! Olmaz demeyin! Kalbiniz birçok acıyı ve sevgiyi birlikte kaldırırken iki aşkı çok görmeyin. Hep güneşi veya ayı tutulurken gördük. Tutkuların beyinle kalp arasına girip yaptığı ‘kalp tutulması'nı hep es geçtik. Ama yine de sevmeye devam ettik… Ergenlikten yeni çıkmış ve üniversiteye ilk adımını atmış acemi ve titiz bir genç. Birçoğumuzun aynı yaşlarda yaşadığı, yaşattığı duygular... Üniversite hayatında, herkesin başına gelen türden kesitlerle birlikte aşka ilk adımında yaşadığı hayal kırıklıklarının, sonraki ilişkilerini etkilemesi. Kararsızlığından dolayı iki kalp arasında kalıp ikisini de idare etmesi ve iki kişiyi aynı anda sevmesi. En zoru da birini tercih edecek olması. Siz olsanız hangisini tercih ederdiniz? “Hoşçakal diyebilmeliydik belki de boşça bakakalmadan…”