İnsanlık tarihi kadar eski ve insan varoluşunun vazgeçilmez bir fenomeni olan aşk üzerine bir deneme Aşkın Poetikası. Aşk olgusunu cinsellik, şehvet, cinsiyet, birey, kimlik, evlilik, toplum, sanat ve elbette şiir üzerinden, tarihsel süreç içinde irdeleyen bu metinlerde insanın tür ve birey olarak yaşadığı dramlar, girdiği çıkmazlar, geçirdiği değişim ve dönüşümler ele alınıyor. Aşkın özüne sorularla, sorunlarla inmeye çalışan bir yolculuk. Kimler çıkmıyor ki karşımıza: Aziz Thomas'tan Hallâc-ı Mansur'a; Aziz Pavlus'tan Yunus Emre'ye; Antikçağ şairi Sappho'dan, Ortaçağ'ın lirik şairi Clement Marot'ya; Latin şairi Catullus'dan modern şiirin kurucusu Rimbaud'ya; oradan İlhan Berk, Cemal Süreya'ya nice teolog, düşünür ve tabii özellikle şairler. “Şiir denizse, aşk onu dağlardan getirdiği kar sularıyla besleyen bir nehirdir,” derken, aşkın şaire, şiire yaptığı önemli katkıyı vurguluyor Karabulut.
Yazarın söz seçimindeki titizliği, görüşlerini yürütürken bunların öğretiye dönüşmesini önleyen feraseti, insan doğasının gerçekliği ile bunları din, ahlak kisvesi altında boğmaya çalışan zihniyetin söylemlerini birbirinden ayırmada gösterdiği sorgulayıcı dikkat okurun gözünden kaçmayacaktır. Bilimsel ve tarihsel bilgi birikimine dayanan ve deneme üslûbu ile kaleme alınan bu metinler, okundukça romana dönüşüyor: Kahraman ile kurbanı aynı varlıkta, bizde, kendimizde birleştiren bir roman.
- Mehmet Akif Tutumlu
İnsanlık tarihi kadar eski ve insan varoluşunun vazgeçilmez bir fenomeni olan aşk üzerine bir deneme Aşkın Poetikası. Aşk olgusunu cinsellik, şehvet, cinsiyet, birey, kimlik, evlilik, toplum, sanat ve elbette şiir üzerinden, tarihsel süreç içinde irdeleyen bu metinlerde insanın tür ve birey olarak yaşadığı dramlar, girdiği çıkmazlar, geçirdiği değişim ve dönüşümler ele alınıyor. Aşkın özüne sorularla, sorunlarla inmeye çalışan bir yolculuk. Kimler çıkmıyor ki karşımıza: Aziz Thomas'tan Hallâc-ı Mansur'a; Aziz Pavlus'tan Yunus Emre'ye; Antikçağ şairi Sappho'dan, Ortaçağ'ın lirik şairi Clement Marot'ya; Latin şairi Catullus'dan modern şiirin kurucusu Rimbaud'ya; oradan İlhan Berk, Cemal Süreya'ya nice teolog, düşünür ve tabii özellikle şairler. “Şiir denizse, aşk onu dağlardan getirdiği kar sularıyla besleyen bir nehirdir,” derken, aşkın şaire, şiire yaptığı önemli katkıyı vurguluyor Karabulut.
Yazarın söz seçimindeki titizliği, görüşlerini yürütürken bunların öğretiye dönüşmesini önleyen feraseti, insan doğasının gerçekliği ile bunları din, ahlak kisvesi altında boğmaya çalışan zihniyetin söylemlerini birbirinden ayırmada gösterdiği sorgulayıcı dikkat okurun gözünden kaçmayacaktır. Bilimsel ve tarihsel bilgi birikimine dayanan ve deneme üslûbu ile kaleme alınan bu metinler, okundukça romana dönüşüyor: Kahraman ile kurbanı aynı varlıkta, bizde, kendimizde birleştiren bir roman.
- Mehmet Akif Tutumlu