Sözlerin gerisi gelmiyor.
Şadiye, Hacı'nın gözlerindeki karanlıkta, Molla kadınlarının ezici ilgisi ve sevgisiyle, erkek sertliğinden uzak, yumuşacık kocasının derinlerdeki kadınsı ruhunun sertleştiğini fark ediyor korkuyla. Hacı büyümüş, anlıyor.
Yalanlarda dolanmanın anlamı yok.
“Sen eksiktin, yalnızdım,” diyor hınçla.
“Tenim seni isterken, seni özlerken gafil avlandım. Anla beni.”
Bu bir çırpıda yapılıveren, basit ve kaygısız itiraf, sabrını taşırıyor, dişleri gıcırdıyor, gözleri sinirle yuvalarından fırlıyor Hacı'nın. Vuruyor vuruyor. Kendini bu itirafta kaybedip, ilk defa bir kadına el kaldırıyor. Gıkı çıkmıyor Şadiye'nin. Saçları dağılmış, geceliğinin yakası açılmış, ağzının kenarından kan akıyor. Bembeyaz gerdanında kan lekeleri… Kan yakışıyor Şadiye'ye. Kan yakışan kadını kızıl saçlarından tutup, kafasını duvarlara vuruyor.
“Nasıl anlarım, nasıl nasıl!? Bunun anlaması nasıl olur?”
Sözlerin gerisi gelmiyor.
Şadiye, Hacı'nın gözlerindeki karanlıkta, Molla kadınlarının ezici ilgisi ve sevgisiyle, erkek sertliğinden uzak, yumuşacık kocasının derinlerdeki kadınsı ruhunun sertleştiğini fark ediyor korkuyla. Hacı büyümüş, anlıyor.
Yalanlarda dolanmanın anlamı yok.
“Sen eksiktin, yalnızdım,” diyor hınçla.
“Tenim seni isterken, seni özlerken gafil avlandım. Anla beni.”
Bu bir çırpıda yapılıveren, basit ve kaygısız itiraf, sabrını taşırıyor, dişleri gıcırdıyor, gözleri sinirle yuvalarından fırlıyor Hacı'nın. Vuruyor vuruyor. Kendini bu itirafta kaybedip, ilk defa bir kadına el kaldırıyor. Gıkı çıkmıyor Şadiye'nin. Saçları dağılmış, geceliğinin yakası açılmış, ağzının kenarından kan akıyor. Bembeyaz gerdanında kan lekeleri… Kan yakışıyor Şadiye'ye. Kan yakışan kadını kızıl saçlarından tutup, kafasını duvarlara vuruyor.
“Nasıl anlarım, nasıl nasıl!? Bunun anlaması nasıl olur?”