Direnmek, yeşil yapraklı gül gibidir. Dışarıdan aldığı kötülüğü yok ederek rengarenk baş vermektir…
Bir hesabın defteri kapanmış, diğer defterin hesabı ise yeni açılacaktı.
Kaderin karanlık defterleri sanki hepsi bize satılmıştı. Giden karalamış, gelen karalayacak gibiydi. Herkesin yazamadığı ama herkesin okuyabileceği defterler...
Jiyan elini uzattı Zilan'la tokalaştı ve üstünkörü yanaklarına birer buse bıraktı. Sıra Zilan'a gelmişti. Onu nasıl takdir edeceğini bilmiyor gibi düşünüp duraksadı.Öpse miydi? Sadece tokalaşıp bıraksa mıydı? Kararsız bakışlardan sonra “ne olursa olsun” der gibi yavaş, sakin bir o kadar da titrek bir hal ile yanaştı. Önce elini uzattı. Eller birbirini tutmuş bekliyordu. Tereddütlü bakışlar arasından başını yaklaştırıp, gözlerini kapatarak dudağını uzattı…
“O öpücükten sonra içime yanardağ ateşi gibi büyük sancılı bir kor düştü.
Bedenim üşüyüp titrerken yüreğimden akan lavlar içimi eritip deşer gibiydi. Beni kendi ateşinde sürükleyen içimdeki çağlayanın akıntısı boğar gibi tarif olunmaz bir sefalet içinde talan etti. O an hareket etmek istedim ama iliklerim boşalmış, kemiklerim paramparça olup ufalanmış, dermansız, takatim kırılmış gibi hiçbir şey yapamadan taş kesildim. Göğsümün parçalanacak gibi olup dışarıya çıkmak, kurtulmak, acıyıp yandığını hissettim…”
Direnmek, yeşil yapraklı gül gibidir. Dışarıdan aldığı kötülüğü yok ederek rengarenk baş vermektir…
Bir hesabın defteri kapanmış, diğer defterin hesabı ise yeni açılacaktı.
Kaderin karanlık defterleri sanki hepsi bize satılmıştı. Giden karalamış, gelen karalayacak gibiydi. Herkesin yazamadığı ama herkesin okuyabileceği defterler...
Jiyan elini uzattı Zilan'la tokalaştı ve üstünkörü yanaklarına birer buse bıraktı. Sıra Zilan'a gelmişti. Onu nasıl takdir edeceğini bilmiyor gibi düşünüp duraksadı.Öpse miydi? Sadece tokalaşıp bıraksa mıydı? Kararsız bakışlardan sonra “ne olursa olsun” der gibi yavaş, sakin bir o kadar da titrek bir hal ile yanaştı. Önce elini uzattı. Eller birbirini tutmuş bekliyordu. Tereddütlü bakışlar arasından başını yaklaştırıp, gözlerini kapatarak dudağını uzattı…
“O öpücükten sonra içime yanardağ ateşi gibi büyük sancılı bir kor düştü.
Bedenim üşüyüp titrerken yüreğimden akan lavlar içimi eritip deşer gibiydi. Beni kendi ateşinde sürükleyen içimdeki çağlayanın akıntısı boğar gibi tarif olunmaz bir sefalet içinde talan etti. O an hareket etmek istedim ama iliklerim boşalmış, kemiklerim paramparça olup ufalanmış, dermansız, takatim kırılmış gibi hiçbir şey yapamadan taş kesildim. Göğsümün parçalanacak gibi olup dışarıya çıkmak, kurtulmak, acıyıp yandığını hissettim…”