Tanrı'nın bir olduğuna tam şuurlu olarak iman etmek, bilinç kanallarının daha açık olmasıyla ilişkilendirilebilir.
Bu da evrensel bir duyarlılığa sahip olmayı, şefkat ve merhameti, kavram olmanın ötesinde hissedip yaşayabilmeyi, evrenin bütün galaksi ve yıldızlarında geçerli olabilecek bir ahlak anlayışına sahip olmayı gerektirir.
Sevmek ve sevdiğinin farkında olmak, ilahi bir iştir.
Tıpkı insanın kendisini sevdiğinde kendisiyle ilgili düşüncelerinin, tamamen sevgi içerikli olması gibi.
Bu kaçınılmaz bir yazgı gibi, insanın bilincinde olduğu, bir var oluş gerçekliğidir.
Kendini bilmek de bu cümledendir.
Kendini bilen ve seven bir insanın bilinci, Tanrı'nın bilinciyle kesiştiği kümede, daha fazla elemana sahip olur.
Bu Tanrısal akış için Tanrı'nın kapılarını, kendini bilerek çalmak demektir.
Peki ya, çalınan kapı Tanrı'nınki değilse!..
Kime dua ettiğini, kimden yardım istediğini bilmeyen Ademoğlu, Tanrı'sal akıştan kopunca, bir daha bağlantıyı kuramamıştır.
İdris', İlyas' ve İsa'ya (A.S) lütfedilen bilinci, Hz. Muhammed (S.A.V)' e verilen olağanüstü gücü anlamanın önündeki engel nedir?
Onların önünde, kendi sabırsızlık ve aceleciliklerinden, yine kendilerinin doğurduğu, Asmodeus ve Lilith durmaktadır…
Yeryüzünün bilinç kapılarında bütün güzellikleri ve çirkinlikleri, iyilik ve kötülükleri, doğruluk ve yanlışlıklarıyla, Asmodeus ve Lilith durmuş, sırıtmaktadır…
Ademoğlu ise, onları akıl sahnesinde oynadıkları, en güzel oyunlarda seyretmektedir.
Bilince giden kapının anahtarı ise, unutturulmuştur!
Halbuki;
Kaf!... Bu Şanlı Kur'an çok yücedir…
Bilinç kapısının Kaf anahtarıyla açılacağı ise, pek çok Ademoğlu için, bir sırdır.
Tanrı'nın bir olduğuna tam şuurlu olarak iman etmek, bilinç kanallarının daha açık olmasıyla ilişkilendirilebilir.
Bu da evrensel bir duyarlılığa sahip olmayı, şefkat ve merhameti, kavram olmanın ötesinde hissedip yaşayabilmeyi, evrenin bütün galaksi ve yıldızlarında geçerli olabilecek bir ahlak anlayışına sahip olmayı gerektirir.
Sevmek ve sevdiğinin farkında olmak, ilahi bir iştir.
Tıpkı insanın kendisini sevdiğinde kendisiyle ilgili düşüncelerinin, tamamen sevgi içerikli olması gibi.
Bu kaçınılmaz bir yazgı gibi, insanın bilincinde olduğu, bir var oluş gerçekliğidir.
Kendini bilmek de bu cümledendir.
Kendini bilen ve seven bir insanın bilinci, Tanrı'nın bilinciyle kesiştiği kümede, daha fazla elemana sahip olur.
Bu Tanrısal akış için Tanrı'nın kapılarını, kendini bilerek çalmak demektir.
Peki ya, çalınan kapı Tanrı'nınki değilse!..
Kime dua ettiğini, kimden yardım istediğini bilmeyen Ademoğlu, Tanrı'sal akıştan kopunca, bir daha bağlantıyı kuramamıştır.
İdris', İlyas' ve İsa'ya (A.S) lütfedilen bilinci, Hz. Muhammed (S.A.V)' e verilen olağanüstü gücü anlamanın önündeki engel nedir?
Onların önünde, kendi sabırsızlık ve aceleciliklerinden, yine kendilerinin doğurduğu, Asmodeus ve Lilith durmaktadır…
Yeryüzünün bilinç kapılarında bütün güzellikleri ve çirkinlikleri, iyilik ve kötülükleri, doğruluk ve yanlışlıklarıyla, Asmodeus ve Lilith durmuş, sırıtmaktadır…
Ademoğlu ise, onları akıl sahnesinde oynadıkları, en güzel oyunlarda seyretmektedir.
Bilince giden kapının anahtarı ise, unutturulmuştur!
Halbuki;
Kaf!... Bu Şanlı Kur'an çok yücedir…
Bilinç kapısının Kaf anahtarıyla açılacağı ise, pek çok Ademoğlu için, bir sırdır.